31 Ekim 2020 Cumartesi

ARADIĞIM MALZEMEYİ NEREDE BULURUM?

 Amatörce elektronikle uğraşanların en büyük problemlerinden birisi malzeme teminidir. Ankara'da yaşayanlar için Konya Sokak, İstanbul'da yaşayanlar için Karaköy Elektronikçiler Çarşısı âdeta kutsal mekânlardır. Ama sonuçta buralarda çokça talep olan, ticarî açıdan sürümü kolay olan malzemeler satılıyor.

İnternetin yaygınlaşması ile e-ticaret de yaygınlaşmaya başladı. Benim bilebildiğim ilk elektronik e-ticaret sitesi Bluemavi idi. Daha sonra sayıları gittikçe çoğaldı.

Şimdi bir de COVID-19 pandemisi sebebiyle internet üzerinden alışveriş aldı yürüdü. Peki nerelerde elektrinik malzeme buluruz? Dikkat etmek gereken hususlar nelerdir, işte bu konudaki tecrübelerimi paylaşacağım şimdi.

1) Direnç Net: İstanbul'da. Oldukça geniş bir malzeme yelpazesi var. Bana göre şu an tek noksanları ödemede havale veya kredi kartı gerektirmesi. Eğer İstanbul'da iseniz, mağazadan teslim seçeneği de var. Doğrudan kredi kartı ile alışveriş yapma konusunda yaşadığım bir kötü tecrübe sebebi ile, BKM Express yoluyla ödemeyi daha güvenli buluyorum. 150 TL üstü alışverişte kargo bedava.

2) Robolink Market: Ankara'da mukim bir firma. Malzeme yelpazesi çok geniş olmasa da, tatminkâr. Covid-19 sebebiyle ofis teslimi yapılamıyor. Ama oldukça hızlı çalışan bir kargolama sistemleri var. 150 TL üstü alışverişte kargo bedava.

3) Karaköy Elektronik: Yine bir İstanbul firması. Zor bulunan mazlemeler bulunabiliyor.

4) Robotistan: "Türkiye'nin maker merketi" sloganı ile yola çıkan robotistanın fiyatları başlarda emsallerine göre oldukça pahalı idi.

5) Expkits: Kocaeli'nde mukim bu firmanın ürün yelpazesinde daha çok mikro işlemciler, test devreleri vs. bulunuyor. Mouser üzerinden yurt dışından ürün de getirtebiliyor bu firma.

6) Farnell-Samm: Samm teknoloji firmasının Farnell ile işbirliği içerisnde Farnell ürünlerini Türkiye'ye getiriyor bu firma. Türkiye'de bulunmayan malzemeler konusunda iyi bir kaynak.

7) Donanım kazanı: Ankara'da depo çıkışı sistemiyle çalışan bir firma. Öğrencilere, akademisyenlere ve araştırmacılara daha uygun fiyatlar uyguluyorlar.

8) F-1 depo: İstanbul'da çalışan bir şahıs işletmesi. Zaman zaman uygun fiyatlı malzemeler bulunuyor.

9) Özdisan: İstanbul'da hizmet veren bir malzeme sağlayıcı. Yakın zamanlarda birkaç defa alışveriş yaptım. Özellikle ZOR BULUNAN malzemeleri kolaylıkla bulduğum bir yer. %1'lik, 0805 kılıfta SMD direnç mi arıyorsunuz? Ya da zor bulunan bir opamp? Ya da 0805 kılıfta 10uF kondansatör? Hemen buraya bakın. Mouser'daki gibi bir ürün seçme ekranı işinizi çok kolaylaştıracak.

Şüphesiz ki internetten alışveriş yapılabilecek yerler bunlarla sınırlı değil. Ben,  ilk aklıma gelenleri yazdım.

Bu arada, Çin'den yapılan alışverişler konusunda dikkatinizi çekmek istiyorum: Çalışan devre ve modüller bir yana, Aliexpress, Banggood gibi Çin alışveriş sitelerinde elektronik eleman (komponent) de satılıyor. Zaman zaman bu komponentler oldukça da hesaplı olabiliyor. (PTT'nin aldığı parayı hâriç tutarak tabii) Aman dikkat! Patates baskı diye tâbir edilen elemanlar satın almayın. Benim bu konuda iki temel kuralım vardır:

a) "bilindik" bir yerden alışveriş yapmak: Yâni daha önce alış-veriş yaptığım ve elemanına güvendiğim  veya tanıdıklarınızın tavsiye ettikleri ve elamanına güvendikleri bir satıcı.

b) "Bir şey emsallerine göre çok ucuzsa onu almamak". 

Peki ya ikinci el malzemeler ve bunların satış siteleri?

Yeri gelmişken, Letgo, Sahibinden gibi ikinci el satış sistemlerinden de birazcık bahsetmekte fayda var.

Hernekadar ikinci el satışı için öngörülmüş olsa da, sıfır - ya da yeni, kullanılmamış- malzemeler de satılıyor bu sitelerde. Aman dikkat! İster sıfır olsun ister 2. el, ilgilendiğiniz birşey bulursanız o şeyin fiyatını muhakkak başka yerlerden kontrol etmeden almayın! Yoksa zarar edebilirsiniz. Bir örnek vereyim: kullanılmış Raspberry Pi Zero W'ye rastladım bu sitelerde. Fiyatını Sammteknolojinin sitesinden kontrol ettim. Sitede garantili ve yeni malzeme 80TL iken, ikinci ellerinin hepsi bu fiyatın oldukça üstünde idi.

Ancak, zaman zaman buralarda oldukça uygun fiyatlı malzeme ve cihazlar bulunabiliyor. Meselâ bu sitelerden 150 TL'ya kutusunda RPi3, oldukça uygun bir fiyata Fluke 87V, tânesi 35 TL'ya yeni Sony 18650 li-ion pil (2000 mAh), 60 TL'ya 4X40 ALCD satın aldım. Ama tekrar ediyorum fiyat karşılaştırmasını muhakkak yapın, aldığınız malzemenin / cihazın sağlamlığını deneyin.

Alışveriş yaptıkça buraya tecrübelerimi aktaracağım.

30 Ekim 2020 Cuma

Nano VNA-2 hakkında

 Bugün Çin'den aldığım Nano VNA-2 (SAA-2N) geldi. Minik, şık ve sert bir taşıma çantası içinde. Bu VNA'yı seçerken konnektörleri önemli bir rol oynamıştı. Zira SMA konnektörler bana mekanik açıdan pek güven vermiyor. N konnektöre adaptörle çevirseniz de ortaya oldukça sakil bir şekil çıkıyor. SMA konnektörün, N konnektörün ağırlığını ve N konnektöre bağlı kablonun muhtemel gerilmelerinden kaynaklanacak kuvveti karşılarken zorlanacağını düşünmüşümdür hep. SAA-2N'in konnektörleri N tipi. Dış kutusu tamamıyla alüminyum.Ekranı 4 inch!


Büyük bir merakla paketi açtım, çantayı -koronavirüs tedbiri açısından- sulandırılmış çamaşır suyuyla sildim. Ve hemen bataryasını şarj etmeye başladım. Bir yandan da uygulama yazılımlarını indirdim, kullanım kılavuzunu indirip okumaya başladım.

Cihazın özellikleri şöyle:


Aşağıda, VNA'lar konusunda çok öğretici bir video bulacaksınız.


Kullanmayı öğrendikçe diğer özelliklerini burada yazacağım.

29 Ekim 2020 Perşembe

MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGI

 https://qsl.net/ta2ei adresinde, yıllardan beri bilgi ve tecrübe kırıntılarımı paylaştığım ve bugüne kadar 213 binden fazla kullanıcının ziyaret ettiği şahsî elektronik sayfama yakın zamanda bir ekleme yaptım: "BU İNTERNET SAYFASINDAKİ İÇERİK, MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGILIDIR." diye. Bu yazı, sayfanın en altında sürekli akmaktadır. Bâzı tanıdıklarım bizzati bâzıları da mesajla bunun sebebini sordular. Cevabı burada yazmak daha kolay olacak.

Bildiğiniz üzere, bundan bir süre önce İzmir'de cami minarelerinden müzik yayını yapılmıştı:

"İzmir'de merkezi ezan okunan cami hoparlörlerine sızan kimliği belirsiz kişiler, "Çav Bella" şarkısı çaldırdı. Büyük bir şaşkınlığa yol açan anlar cep telefonlarıyla kaydedildi. Skandal görüntülerin paylaşılmasının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı." (https://www.cnnturk.com/video/turkiye/izmirde-cami-minaresinden-muzik-yayini)

"İzmir'de bazı ilçelerde merkezi ezan sistemine sızarak ikindi ezanı yerine; 'Çav Bella' ve Selda Bağcan türküleri çalınması skandalında flaş yeni gelişme! İzmir'de bazı ilçelerinde ezan yerine cami minarelerinden 'Çav Bella' ve Selda Bağcan türküleri çalımasının ardından merkezi ezan sistemi geçici olarak durduruldu." ( https://www.sabah.com.tr/video/haber/son-dakika-izmirde-ezan-yerine-selda-bagcan-cav-bella-calinmasi-skandalinda-flas-gelisme-video )

Bu kabul edilmesi mümkün olmayan suçun videosunu buradan seyredebilirsiniz.( https://www.youtube.com/watch?v=wgBI9CQ7ceI&ab_channel=AHaber)

Bâzıları bu işin amatör telsizcilerce yapılmış olabileceğini iddia ettiler. 
Bunu üzerinde "amatör telsizcilik" derneklerinin birinin sayfasında "Ezan Sistemlerine Müdahale Hakkında Duyuru" başlığı altında şu açıklama gözüme çarptı:
“Yurdun değişik bölgelerinde camilerin ezan sistemlerinin saldırıya uğramasını ve kimlerce yapıldığı bilinmeyen bu saldırının amatör telsizcilere mal edilmesini kınıyor ve kabul etmiyoruz”.
Dikkat edin, asıl olarak kınanan bu "saldırının" amatör telsizcilere mâledilmesi; cami minaresinden müzik yayını yapılması değil! Bir "ve" bağlacıyla durumun kurtarılması da mümkün olmasa gerek. 
Yahu tamam, ortada bir delil olmadan bu işin amatör telsizcilere mâledilmesi doğru değil. Peki hırsızın hiç mi suçu yok? Hangi dine inanırsanız inanın, hatta ateist, deist olun farketmez. Ortada, 1.9 milyar insan tarafından benimsenen bir inanca yapılan bir saygısızlık var. Bir tek kelime olsun buna da temas etmek, "bir inanca yapılan bu saldırıyı kınıyoruz" gibi AÇIK bir cümle yazmak bu kadar mı zordu? Bu kadar mı bu ülkenin değerlerine yabancılaştık? İspanya'da Katolik hırıstiyan baskısından kaçan Yahudilere kucak açan, fethettiği yerdeki insanların inançlarına müdahale etmeyen bir devlet geleneğinin çocukları bu kadar mı alienasyona uğradılar? Bizlerin ortak paydası İNSAN olmaktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 2 nci maddesinin ilk cümlesi şunu der: "Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir."
Aynı Bildirge'nin 18 inci maddesinde "Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir." hükmü yer almaktadır.
Demek ki inanç özgürlüğü en temel insan haklarından birisidir ve bu hakka saygı göstermek insan haklarına saygının olmazsa olmaz bir şartıdır.
Ne denilebilir ki.. Ancak başkalarına saygı duyabildiğiniz kadar varsınızdır. 
İşte bu yüzden internet sayfama bu kriter cümlesini koydum: BU İNTERNET SAYFASINDAKİ İÇERİK, MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGILIDIR.

27 Ekim 2020 Salı

Neden Çalışmaz?


Bir devre tasarladınız veya hazır bir devre var, devreyi gerçekleştireceksiniz. Baskılı devresini hazırladınız, elemanlarını temin ettiniz, oturdunuz masanıza ve devreyi özene bezene monte ettiniz. Ama devre çalışmadı..

Hangimizin başına gelmemiştir ki böyle bir olay?

Aşağıda, genel geçer bilgilerden ve tecrübelerimden yola çıkarak "çalışmama sebepleri"ni belirteceğim.

1) DOĞRU ELEMAN SEÇİMİ

Devrenizde kullanacağınız devre elemanları "doğru seçim" mi? Kim bilir.. Bunu test etmenin yolları vardır.

a) Direnç, kondansatör, bobin gibi pasif ve diyot, transistör gibi aktif devre elemanlarını ölçün. Gerçekten üzerinde yazan değerde mi, aktif eleman ise çalışıyor mu diye.

b) Transistör ve tümdevreleri mümkünse Çin menşeili olmayanlardan seçin. Bilindik bir markanın Çin'de yapılmış ürününe güvenebilirsiniz. Amma patates baskı olarak tâbir edilen sahte ürünlerin sıkça satıldığını gözden uzak tutmayın. Bir şey benzerlerine göre oldukça ucuzsa dikkatli olun.

c) Devreyi tasarlayanın tavsiyelerine uygun eleman kullanın. Misâlen, devrede "düşük ESR'li kondansatör" denilmişse, "amaaan nolacak kondansatör kondansatördür" demeyin, düşük ESR'li kondansatör kullanın.

ç) Kondansatörler için verilen seramik, MKT, metalize polysester, mika gibi şartları muhakkak yerine getirin.

2) DOĞRU LEHİMLEME

Lehimleme, devredeki bütün elemanları birleştirdiği için muhakkak doğru lehimleme yapılmalıdır.  Doğru bir lehimleme için:

a) Tercihan ısı ayarlı  kaliteli bir lehim havyası kullanın. Çeşitli lehim alaşımlarının kullanım dereceleri farklıdır. Kullandığınız lehimin özelliklerini bilin. Diyelim ki, 60'a (kalay) 40 (kurşun) karışım oranlı bildiğimiz kurşunlu lehimin ergime noktası 188 derece iken 96,6  kalay 3 gümüş 0,5 bakır olan kurşunsuz lehimin erime noktası 211 derecedir.

b) Lehimlenecek yüzeyler iyice temizlenmiş olmalıdır.

c) Asitli lehim pastası kullanmayın. İyice temizlenmiş yüzeylere alkolde eritilmiş çam reçinesi sürün. Hem yüzeyi koruyacak ve hem de kolay bir lehimleme sağlayacaktır. Eğer lehim pastası kullandı iseniz, devreyi uygun bir temizleyici ile iyice temizleyerek pasta artıklarını uzaklaştırın.

ç) Lehim havyasının ucu yapılacak işleme uygun olmalıdır. Nazik lehimleme işlemleri için küçük bir uç kullanılması gerektiğini unutmayın.

d) Yapılacak lehimleme işleminin büyüklüğüne uygun güçte bir havya kullanın. Kocaman bir soketi lehimlemek için 20W'lık bir havya kullanmak nasıl olmaz ise, yüzey montajlı lehimleme işleri için de 40W'lık bir havya kullanmak olmaz. İlkinde parçalar yeterince ısıtılamadığı için lehim yapamazsınız, ikincisinde ise nazik ve ince yollara hasar verirsiniz.

e) Havyayı, lehimlenecek yüzeye -ve lehimlenecek elemanın bacağına- temas ettiriniz, lehimi de aynı yüzeye temas ettiriniz. Lehim, yüzeyin sıcaklığı ile eriyerek yüzeyi kaplasın. Asla lehimi havyaya değdirerek lehim yapmayınız. Soğuk lehim belasıyla karşılaşırsınız.

f) Doğru lehimleme sıcaklığında lehim yapınız. Eğer yeteri derecede ısınmamış bir havya ve yeteri derecede ısınmamış yüzeylere lehim yapılırsa, "soğuk lehim" oluşur. Siz, elemanı lehimledim zannedersiniz, oysa gerekli temas olmadığı için devre istediğiniz gibi çalışmaz! Gereğinden fazla ısınmış bir havya ile de lehim alaşımının yapısı bozulur ve iyi lehim yapılamaz.

g) Havya ucunuz her daim temiz olsun.

ğ) Elemanları, lehimlerken gerektiğinden fazla havya sıcağına maruz bırakmayın. Her bir elemanın kaç derecelik bir sıcaklığa kaç saniye dayanabileceği ilgili elemanın veri kağıdında (data sheet) gösterilir.

h) Sıradan lehimlerle lehimlenemeyecek metalleri lehimlemeye uğraşmayın. (Mesela alüminyumu)

3) BASKILI DEVREYİ DOĞRU TASARLAMAK

Baskılı devre, devrenin bütün bağlantılarını sağladığı için, devrenin amacına uygun olarak tasarlanmış olmalıdır. Bunun için:

a) Doğru baskılı devre malzemesi seçiniz. Özellikle yüksek frekanslı devrelerde malzeme seçimi önem kazanır.

b) Baskı devrenin yollarını geçecek akıma uygun olarak çiziniz. Yüksek akım taşıyan yolların muhakkak uygun bir kalınlıkta tasarlanması ve gerekiyorsa üzerinin lehimle takviye edilerek kalınlaştırılması gereklidir.

c) Topraklama konusundaki genel kurallara uyunuz. Gürültü çevrimlerinden kaçınmak için toprak hatlarını -yıldız bağlantı gibi- bir sisteme göre tasarlayınız.

ç) Radyo frekans hatlarını kısa tutunuz. Baskı devre yollarının, birer bobin olduğunu ve  yüksek frekanslarda bu bobinin devreye nasıl etki edeceğini hatırdan çıkarmayınız.

d) Yan yana iki baskı devre yolunun yüksek frekanslarda bir transformatör gibi davranacağını unutmayınız.

e) Isı yayan elemanların etrafında yeteri kadar boşluk bırakınız.

f) Özellikle mikroişlemcilerle çalışırken, tümdevrenin besleme dekuplaj kondansatörünü besleme bacağının hemen dibine yerleştirin.

g) Yine mikro işlemcili devrelerde, osilatör devresinin dizaynına gerekli dikkati gösterin. Kuvartz kristali veya rezonatör tümdevreye mümkün olduğu kadar yakın yerleştirilmelidir. Aynı şekilde osilatör kondansatörleri de kristale çok yakın olacak şekilde konumlandırılmalıdır.

ğ) Baskılı devre, basitçe bir devrenin yollarını birleştiren bir bağlantılar ağı değildir. Baskılı devre yolları bobin, kondansatör olarak davrandıkları için, iyi tasarlanmamış bir baskılı devrede normal şemaya ilave bobin ve kondansatörler olacak ve devrenin çalışmasını etkileyecektir. Ses frekansı, radyo frekans ve güç kaynaklarının baskı devreleri farklı farklı tasarlanır.

4) DOĞRU BESLEME

Bir devrenin doğru bir güç kaynağı ile beslenmemesi devrenin istenildiği gibi çalışmamasına ve hatta hiç çalışmamasına sebep olur. Besleme kaynakları konusunda şu hususlara dikkat edilmelidir:

a)  Devre, gerekli gerilimi ve akımı verebilecek bir besleme kaynağına sâhip olmalıdır. Devrenin besleme gerilimi boşta iken değil, devre çalışırken ölçülmelidir. Siz, devreyi 5 volt ile beslediğinizi düşünürsünüz, oysa devre çalışıp akım çekilmeye başladığında gerilim hâlâ 5 voltda kalıyor mu? Ölçüp bakmalısınız. Aynı şekilde akım gerekirlerine de uymak gerekir. Eğer devreniz çalışırken 1 amper akım çekiyorsa, bu devrenin 750 mA'lik bir güç kaynağı ile beslenmesi durumunda devrenin gerektiği gibi çalışması ve görevini yerine getirmesi beklenilmemelidir. Dahası, bir güç kaynağından verebileceğinin üstünde akım çekmeye çalışmak elemanların ısınıp yanmalarına hatta yangına dahi sebep olabilir.

b) Güç kaynağının çıkışının yeterince süzülmüş olduğundan emin olunuz. Gereğinden fazla ripple'lar devrenin yerli yersiz durmasına sebep olabilir.

c) Anahtarlamalı güç kaynakları, umûmiyetle 40 ilâ 150 kHz arasında titreşen güçlü bir osilatör barındırdıklarından, ekranlanmalarına özel itina gösterilmeli, yüksek güçlü bu osilatörün titreşimlerinden etkilenecek hassas devre elemanları ile fiziksel uzaklığı sağlanmalıdır.

ç) Kabloları taşıyacağı akıma uygun olarak seçiniz. Genel kural 1mm2'lik bir bakır telden 2,5 amper akım akabileceğidir.

d) Devreye besleme geriliminin uygulanmasında ters kutuplama (artı ve eksi uçların ters bağlanması) sıkça yapılan bir hata olduğundan, devrede ters kutuplama hatalarına karşı tedbir alınmalıdır. Misâlen, artı beslemenin bir diyot üzerinden uygulanması gibi. Ancak bu durumda, diyodun besleme akımını rahatça akıtabilecek güçte olmasına dikkat edilmesi gerektiği gibi, diyot üzerinde 0,7v. gibi bir gerilim düşümü olacağı da hesâba katılmalıdır.

5) ÖNERİLERE ve KURALLARA UYMA

a) Yeteri derecede bilgi sâhibi olmadığınız hususlarda tasarımcının önerilerine muhakkak uyunuz. Sizin bilmediğiniz bir husus devrenin çalışması veya davranışı için olmazsa olmaz bir gereklilik olabilir. Diyelim ki, bir transistörün soneki (suffix) belirtilmişse, "amaaan ne olacak elimdeki C değil de B kullan gitsin" demeyin. B ve C son eklerinin ne anlama geldiğini öğrenin.

b) Eşdeğer malzeme kullanımında dikkatli olun. Özellikle transistör ve diyot eşdeğerlerinin seçiminde gerilim, akım, kazanç, kapasitans, kesim frekansı gibi hususların ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, eşdeğer seçimi için behemahal bir karşılık kitabına başvurun.

c) Devre elemanların (diyor, transistör, tümdevre vb.) devreye monte edilmesinde kutuplama işaretlerine (anot, katot, +,-), bacak dizilimine (emitter, collector, base, gate, drain, source ..) dikkat edilmelidir.

ç) Özellikle yüksek frekanslı devrelerde eleman bacaklarının kısa tutulmasına özen gösterilmelidir.

 

Sayısal Telsiz Uygulamaları

 Sayısal telsiz kullanımının artmasına bağlı olarak, bir sayısal telsiz almadan da bu dünyaya giriş yapacak adımlar atılmaya başlandı. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum.

1) DMRStation

DMRStation devresinin RPİ3 üzerinde çalşan hâli

EA3IHI çağrı işaretli İspanyol amatör telsizcisi tarafından STM32MP157 geliştirme kartı, Raspberry Pi ve linux işletim sistemine sâhip bilgisayarlar için oluşturulan bir uygulamadır. Ancak uygulamada daha çok Raspberry Pi üzerine yoğunlaşmıştır. Uygulamanın kaynak kodları burada, derlenmiş hâli ise burada bulunmaktadır. Dokunmatik bir ekran vâsıtasıyla devreye kumanda edilmekte, bâzı ayarlamalar ise konfigurasyon dosyalarında yapılmaktadır. Uygulamanın gerçekleştirilmesine ait detaylı bir yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Uygulama, şimdilik sâdece DMR kipini desteklemektedir. Uygulamanın bir videosu buradadır.

2) DVswitch Mobil

DVswitch, Raspberyy Pi üzerinde çalışan bir sunucu ve android işletim sistemli cep telefonu / tablet üzerinde çalışan DVSwitch Mobile isimli bir istemci uygulamasından oluşmaktadır. Bu sâyede, sunucunuz evde çalışırken, siz veri hattı üzerinden cep telefonunuzla dışarıdan da sayısal telsiz ağlarına ulaşabilirsiniz. Bu uygulama, DMR, D-Star, YSF, P25 ve NXDN kiplerini desteklemektedir.

Bu konudaki geniş bilgiyi DVSwitch mobile grubunda bulabilirsiniz. 


RPi-3  üzerinde çalışan DVSwitch sunucusu

Android telefonda çalışan DVswitch istemcisi

DVSwitch mobile uygulmasının kurulumu ile ilgili Türkçe bilgiyi https://qsl.net/ta2ei adresindeki "Android Cep Telefonları ile ağ üzerinden çalışan DMR alıcı - verici sistemi" başlıklı yazıda bulabilirsiniz.
Uygulamanın kısa bir videosunu buraya tıklayarak seyredebilirsiniz.

3) DVPi
DVPI uygulamasının ekran görüntüsü

KD8CEC çağrı işaretli ABD'li bir amatör telsizcinin hazırladığı DVPi uygulaması, DMR ve D-Star kiplerini destekliyor. 
Bir DVSwitch sunucunuz varsa, ikinci bir RPi ve bir dokunmatik LCD ekranla DVPi devresini kurabileceğiniz gibi, DVPi uygulaması ile DVSwitch sunucu uygulamasını aynı RPi üzerinde de çalıştırabiliyorsunuz. Konu ile ilgili geniş bilgiyi http://www.hamskey.com/search/label/dvpi adresinde bulabilirsiniz.
Yukarıdaki ekran görüntüsü, DMRStation uygulamasında, DMRStation yazılımı yerine DVPI yazılımı yüklü bir SD kart takılmasıyla elde edilmiştir.
Uygulamanın kısa bir videosunu buradan seyredebilirsiniz.


4) Dudestar - Güncelleme var 25 Temmuz 2022
Windows ve Andriod işletim sistemlerinde çalışan bu uygulamada, herşey yazılım ile hallediliyor. Andoid uygulaması, Droid Star ismiyle Google Play'de bulunuyor.
Windows çalıştırılabilir sürümünü ise http://www.dudetronics.com/ adresinden indirebilirsiniz. TX özelliği de eklenen yeni sürüm henüz çok kararlı çalışmıyor.
 Ancak yazılım çok sık güncelleniyor. Eğer bu alanda çalışmalar sürdürülürse yakın bir gelecekte sayısal telsizlere para verip kimse almayacak.
Droid Star için ek not: Driod Star'ın yeni sürümlerinde, sayısal ses kodlama ve çözme için kullanılan bir "vocoder" eklentisi gerekiyor. Driod Star'daki "Settings" sekmeside Vocoder URL adres kutucuğuna, telefonunuzun işlemcisi;
32 bit ise:
http://pizzanbeer.net/plugins/vocoder_plugin.android.arm
64 bit ise:
http://pizzanbeer.net/plugins/vocoder_plugin.android.arm64
Yazıp "Download vocoder" kutucuğuna tıklayarak ilgili vocoderi indirmeniz gerekiyor.

 

5) BlueDV
PA7LIM çağrı işaretli Hollandalı amatör telsizci tarafından yazılan bu uygulamanın, Android, Linux ve Windows sürümleri bulunuyor. Uygulama, donanım olarak bir AMBE vocoder de gerektiriyor. Uygulamaya, http://www.pa7lim.nl/bluedv/ adresinden ulaşabilirsiniz.

6) Peanut
Yine PA7LIM tarafından yazılan ve Andorid ve Windows sürümleri olan bir sayısal telsiz uygulaması. Uygulamaya, http://www.pa7lim.nl/peanut/ adresinden ulaşabilirsiniz. 

23 Ekim 2020 Cuma

Türkiye'de amatör telsizcilik

 Amatör telsizciliğin geçmişi konuşulurken, "Amatör telsizciler, II. Dünya Savaşı'nda ABD ordusuna şu kadar muhabereci verdiler" gibi konunun "mânâ ve ehemmiyetini" belirten "uyarıcı" sözler yanında, EME haberleşmesini ve SSB tekniğini amatör telsizcilerin bulduğu gibi "iftihar sebebi" sözler de edilir. Amatör telsizciliğin ve amatör telsizcilerin önemi inkâr edilemez. Ülkemiz, uzun yıllar yasaklayıcı bir kanun hükmü yüzünden amatör telsizcilike tanışamadı. Bu gecikmenin, Ülkemiz amatör telsizciliğinin gelişme noktası açısından negatif bir unsur olduğu açık olmakla birlikte, acaba tek sebep kanunî engel miydi diye düşünmeden de edemiyorum.

Eğer amatör telsizcilik yanında diğer elektronik projelerine de ilgi duyuyorsanız, internette yapacağınız araşırma esnasında Türk amatörlerine ait pek az bilgi, proje ve uygulamaya rastlarsınız. Anlı şanlı amatör telsizcilik derneklerinin ne yaptığı, amatör telsizcilerimizin "parayı bastırıp" aldıkları cicileriyle yaptıkları sohbetler hâricinde neler yaptıklarını ben hep merak etmişimdir. Bu arada, bütün derneklere de haksızlık etmemek gerekiyor. Mesela bir grup amatör telsizci tarafından kurulan TAMSAT Amatör Uydu Teknolojileri Derneği'nin uydu teknolojisi ve diğer konulardaki çabalarını takdir etmemek mümkün değildir. Bunların içinde özellikle de Aselsan telsizleri için yeni bir kontrol sistemi oluşturma çalışmasını eli öpülesi bir çaba olarak görmek gerekiyor. Elbette çalışan, çabalayan başka dernekler de vardır, ama bu çalışmaların sonucunda ne ortaya çıkıyor, ortaya çıkan ürünler internet üzerinden diğer amatörlerin yararlanmasına açılıyor mu sorusunu hâlâ haklı olarak soruyorum.

Bâzı forum sitelerinde ufak tefek kıpırdanmalar hissediliyor; bunların da bir kısmı "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." yollu ululama bekleyenlerin böbürlenme vasıtası olmaktan öteye geçemiyor. Emeğe, haklara saygı yok denecek kadar az. Bir amatör yazıyor mesela, "bu çalışmanın şurasını da şunlardan aldım, tabii haber vermeden" diye. Hani bir söz vardır "Şecaat arzederken merd-i Kıpti sirkatin söyler" diye, tam o hesap.

Teknik değerlendirmeler, ölçümler, tesler, test sonuçları yok böyle bir şey.. Birisi tutup bir DDS devresi kuruyor (kuruyor diyorum, zira başkasının çalışması) sonra da yazıyor "aman şu kadar başarılı, bu kadar güzel.." diye. Hiç kimse de sormuyor "yahu bu DDS kaç bitlik bir sentezleme yapıyor, harmonikleri hangi seviyede, spur durumu nedir" diye.. Hep aynı tepki... "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." Tam bir "körler sağırlar, biribirini ağırlar" durumu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Oysa yabancı amatörlerin durumu çok farklı.. Üretiyorlar, ürettiklerini paylaşıyorlar, çalışmalarının teknik detaylarını, mahzurlarını yazıyorlar ve en önemlisi bir soru sorulduğunda yardıma hazır oluyorlar. Biz neden üretemiyoruz, biz neden paylaşamıyoruz, biz neden yardımlaşmıyoruz anlamak zor.

Gerçi paranız bolsa, her cihazı yurtdışından rahatlıkla getirtebiliyor, sonra bu cihazlarla "hava atabiliyor"sanız, niye uğraşacaksınız yok devreymiş, yok hesapmış, yok kitapmış, yok yazılımmış böyle şeylerle uğraşmaya...

Adınız nasılsa "amatör telsizci..

AMATÖR TELSİZCİLERDEN İNCİLER

Amatör telsizci olmasına oluyoruz da, ah bir de sâdece bildiğimiz konularda kalem oynatsak, fikir beyan etsek... Ne gezer, dedim ya resmen ve belge ile "amatör telsizci"siniz artık. Siz bilmeyeceksiniz de kim bilecek bu alandaki konuları! Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken bir hocam demişti ki "Saçmalama hakkı herkese aittir." Buna da tamam, isteyen istediği gibi konuşsun, yaszın, çizsin; ama başkaları bunları "ilmî gerçek" gibi okuyor, bunlara göre amel ediyor ve hatta başkalarına da bunları öğretiyorsa? Bu konuyla ilgili olarak aşağıda, amatör telsizciler tarafından kalem alınmış bâzı mesajlardan alıntılar ile, bir derneğin hazırladığı amatör telsizcilik kitabı"ndan "seçmeler" bulacaksınız. Alıntılar kırmızı renkte gösterilmiş, açıklaması ise altında yapılmıştır.

[Gürültü] Genlik modülasyonlu sinyaller ile yapışık gelen,statik,atmosferik,elektikli aletlerin yaydığı kaotik frekanslardır. Genlik modülasyonlu sinyalin bant genişliği orta dalgada 9 KHZ olması yada CB'de 10 KHZ olması bu parazitlerin oluşturduğu gürültüleri işitiyoruz.SSB'nin de genlik mod olması ancak bant genişliğinin 1KHZ veya daha az olması nedeniyle etkilenmiyoruz.

SSB modülasyon türünde (J3E) bant genişliği 1 kHz değil 3 kHz’dir. Ayrıca, Atmosferik gürültü (QRN)  ve evremizdeki insan yapısı cihazların yaydığı gürültünin (QRM) bant genişliği ile doğrudan bir ilgisi yoktur. QRN) veya QRM SSB tekniği ile haberleşmeyi de etkiler.

bir DDS kiti kondansatörsüz normal çalışırken, diğer bir tanesi osilasyon yapabiliyor.

DDS, “Direct digital Synthesis” demektir ve asıl amacı dalga sentezlemek, bir başka deyişle  osilasyon yapmaktır. Bu ifadeden, normal çalışan (yani osilasyon yapan) bir DDS’in osilasyon yapmadığını anlıyoruz ki akla ve mantığa ters. Kasdedilmek istenilen, besleme devresinde osilasyon oluşmasıdır.

Ancak alıcı-verici devrelerin temeli aynı. Yani tamamı "super heterodin" denilen teknoloj. Nasıl bir uygulama yaparsanız yapın mutlaka "super heterodin" devre teknolojisini kullanacaksınız.

Tabiki çok basit devrelerde birkaç sistem var, onlar önemsenmeyecek basitlikte.

Bu cihazların üretim dehaları "Kenwood, Yaesu" v.s. mucit ve olağanüstü mühendisleri dahi "super heterodin" sisteminin üzerinde bir sistemi henüz bulamadılar.

1) Süper heterodin tekniği esas olarak alıcılarda kullanılan bir karıştırma ve ara frekans üretme tekniği olup vericiler için söz konusu değildir. Olsa olsa ara frekans elde etmek değil, bir vericiyi istenilen banndda çalıştırabilmek için bir karıştırmadan söz edilebilir, o kadar.

2) Hiçbir alıcı için süper heterodin tekniğini kullanmak zorunlu değildir.

3) Bahsedilen firmaların “mucit ve olağanüstü mühendisleri” artık sayısal sinyal işleme tekniği ve SDR kullanıyorlar.

IF 10Mhz için hayal frekans:  Rf+2IF  ;     Rf=7Mhz    2x10Mhz  ;     7+2x10=27 Mhz civarı hayal frekans oluyor ve 7Mhz lik alıcıda bu yayınlar güçlü olarak dinleniyor. Ya ikinci IF olarak genellikle 455Khz kullanacağız, ya Girişe çok seçici bant geçiren filtreler kullanacağız, yada benim yaptığım gibi 10Mhz lik IF yerine 4915Khz lik IF kullanacağız.

Bir süper-heterodin alıcıda, lokal osilatör frekansı, alış frekansı+ ara frekans (üstten karıştırma) veya alış frekansı- ara frekans (alttan karıştırma) olacak şekilde seçilir. Hangi karıştırma yolunu seçerseniz seçin ve hangi IF’i kullanırsanız kullanın –az ya da çok- bir hayal frekans olacaktır.

Günün 24 saati bir Amatör Telsizcinin vazgeçilmez yaşam dünyasıdır. ... Can ve mal güvenliği ile ülke çıkarlarının korunması konularında gerekli tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya tüzel kişilerle doğrudan temasa geçebilir.

Girişten bir şey anlamadım ama, sakın ola ki “amatör telsizciyim, can ve mal güvenliğini ve ülke çıkarını koruyorum diye her gerçek kişiyle doğrudan temasa geçme hakkına sahibim” demeyin, sonuçları kötü olabilir.

CTCSS (DUYMAALTI TON KONTROLLÜ SİSTEMLER)

67 Hz - 250 Hz arası sesleri insan kulağının duymamasından hareketle ...

İnsan kulağı, 20 Hz’in üzerindeki sesleri –ideal olarak 20 kHz’e kadar- duyabilir. Dolayısıyla, 67 Hz ilâ 250 Hz arasını DUYAR. Bu tonların oldukça düşük seviyede sinyale eklenmesi ve ses frekans güç kuvvetlendiricisinin girişindeki filtre karakteristiğinden dolayı ve oldukça düşük seviyede enjekte edilen bu tonları kullanıcının "işitememesinden" dolayı, tanımlarken “sub-audible” ifadesi kullanılır.

3222 sayılı kanun sebebi ile 1983 yılına kadar yurtdışında ikamet eden ve yurtiçinde resmi kurumlarda çalışan TRAC üyelerinden başka radyo amatörlüğü yapan yoktur.

1983 yılından önce “resmi kurumlarda” amatör telsizcilik faliyeti yapılamayacağı gibi, yapıldığı kabûl edilecek olsa bile bu hak sadece bir derneğe tanınmış olamaz.

İnfraruj Led : İnfraruj led, normal ledin birleşim yüzeyine galyum arsenid maddesi katılmamış halidir. Yani görünmez (mor ötesi) ışıktır.

İnfra “alt”, ultra “öte” anlamlarına gelir. Dolayısıyla infraruj, “kızılaltı” demektir. (Kızılötesi yanlış kullanımdır.) Mor ötesi ise ultraviyoledir. Dolayısıyla infraruj mor ötesi değildir.

Foto transistörün normal transistörden tek farkı, kollektör ile emiter arasından geçen akımı beyz ile değilde, beyz ile kollektörün birleşim yüzeyine düşen mor ötesi ışıkla kontrol ediliyor olmasıdır.

Foto transistör, ışık ile uyarılan bir transistör türüdür. Yapımına göre bu ışık görünen ışık, kızılaltı veya morötesi olabilir.

144 - 148 MHz (2m) Bandı

222 - 225 MHz (135 cm) Bandı

 ITU 1. Bölgede yer alan Türkiye'de 2 m. Bandı 144-146 MHz arasını kapsar. Ayrıca Türkiye’de 135 cm. band diye bir amatör band da yoktur.

NASIL AMATÖR TELSİZCİ OLDUM? (YA DA OLAMADIM)

Ben bir köy çocuğuyum; ağzımda gümüş kaşıkla doğmadığım gibi hiç bir zaman "tuzu kuru" kategorisinde de olmadım.

Sene 1965. 5 yaşındayım. "Alamancı" olan büyük ağabeyim babama NECKERMANN marka bir "çanta radyo" getirmişti.  O yıllarda radyo, büyük, oldukça büyük bir "şey"di. Neredeyse kendisi kadar büyük pilleri olurdu.

Philips lambalı radyo


Neckermann radyo  

    

4.5v'luk yassı pil    

İşte büyük piller..      


Neckermann radyonun ark kapağı

                                                                                                           

Mesela, Çanakkale gazisi dedemlerin evinde Philips marka bir radyo vardı. Yukarıda resmi olan radyoya benzeyen bu radyo, büyüklüğü, ağırlığı, pilleri ve belki de en önemlisi ehemmiyeti ve kıymeti sebebiyle, bir rafta sâbit dururdu. Arkasında, lambaların anot gerilimini sağlamak üzere dikdörtgen prizması şeklinde bir pil bloğu ile flaman akımını sağlayan büyüüük silindirik iki pil vardı. Uzunluğu 50 cm., yüksekliği 35 cm. ve derinliği de 20 cm. civanındaki bu "dev"in yanında, 26,5 cm uzunluğu, 18 cm. yüksekliği ve 8,5 cm. derinliği ile Neckerman markalı bu radyo küçük kalıyordu. Üstüne üstlük o kocaman pil bloğu ve devasa iki silindirik pile de ihtiyaç yoktu. 2 adet 4,5v'luk yassı pille (en üstte sağdaki resim) çalışan bu radyo TAŞINABİLİYORDU!

Görece kıymetli eşyalarını Anadolu insanı bir kılıf içine koyar ki başına bir iş gelmesin, yıpranması diye. İşte bu yeni çıkan radyolar için de bezden çantalar dikiliyor ve radyo içine konuluyordu. Bu yüzden de adı "çanta radyo"ya çıkmıştı. Herneyse, bu çanta radyo hayatımın -neredeyse- bütününü değiştirdi.

Evet, 5 yaşındaydım ve bir çocuğun düz mantığı içinde sorulara cevap buluyordum: Radyoda o kadar insanlar konuşuyor, türkü söylüyorlardı. Hatta zaman zaman babam radyoyu karıştırırken lisanlarını anlamadığım insanlar da konuşuyordu bu radyoda. O halde bu radyonun içinde bir sür insan olmalıydı; öyle ya, sesleri geldiğine göre o "kutunun içinde" olmaları gerekiyordu.

Meraktan çatlıyordum, zira radyo küçüçüktü ve şu sorunun cevabını bulmalıydım: O kadar insan bu kutuya nasıl sığıyordu? Çok kısa bir süre sonra cevabını bulmuştum elbette! O insanlar minicik olmalılardı. Böylece bu soruyu da atlatmış iken, bir başka soru takılmıştı aklıma: Peki ama bu kadar çok insan ne yiyor, ne içiyorlardı? Öyle ya, minicik insanların sesi her gün duyulduğuna göre yaşıyorlardı ve yiyip içiyorlardı. Bu sorunun cevabını da çok geçmeden bulmuştum: "Ben küçüğüm, erkenden uyuyorum, annemle babam ben uyuduktan sonra yiyecek ve içecek veriyorlardır."

Bütün sorularıma çocuklara mahsus düz mantıkla cevap bulmuştum; ama bu "küçücük insanları" görmek düşüncesi bir sivilce gibi başlayıp bir çıbana dönüşüyordu beynimde. Bu minicik insanları görmeliydim!

O yıllarda oturduğumuz evimizin altında -çeşitli amaçlarla kullanılan- mağaralar vardı; ki biz bu mağaraların bir yeraltı şehrinin parçası olduğunu çook yıllar sonra öğrenecektik. Bu mağaralarla ilgili ortalıkta bir sürü "alacakaranlık kuşağı" hikayeleri dolaştığı için, evde yalnız kalmaktan çekinir, korkardım. İçimde bu korku ile merakın yarışı başlamıştı. Bir gün merak galip geldi ve annemin bir iş için evde olamayacağı, kardeşilerimin de dışarıda olduğu bir gün evde yalnız kalmak istedim. Heyecanla annemin gitmesini bekledikten sonra, evin dış kapısının mandalını sürgüleyip kapıyı kilitledim, bir çay kaşığı aldım ve radyonun arka kapağındaki tek vidayı açtım.

O da ne?!! Radyonun içinde insanlar yoktu! Ama nasıl olabilirdi bu? Seslerini duyuyordum. Beynim son sürat çalışmaya başladı.. O yıllarda üretilen radyoların ara frekans transformatörleri oldukça büyük olurdu ve etrafı bir metal kutuyla ekranlanırdı. Bu radyonun içinde de irice birkaç metal kutu vardı. Sesi duyulan insanları göremediğime göre bu insanlar olsa olsa bu metal kutuların içinde olabilirlerdi. Hem ilk yasak iş denemem olduğu, her radyoya zarar veririm düşüncesinin doğurduğu korku ve hem de yakalanmak riski yüzünden radyonun kapağını kapatıp vidaladım. O günden sonra gittikçe artan merakımla korkumun savaşı başladı beynimde. Bu savaş içinde ben tekrar evde yalnız kalmanın yollarını aramaya koyuldum. Bir gün istediğim fırsatı yakaladım. Tekrar kilitleme ritüelimi gerçekleştirip aldım çay kaşığını elime, açtım tek vidayı. İşte küçük insanların evi olan metal kutular karşımda idi. Metal kutuyu tutan tırnaklı telleri kenara ittirmeyi akıl ettim ve hoooop metal kutuyu kaldırdım. Aman Allahım! O da neydi? Kutunun içinde insan yoktu! Derhal diğer kutuları da açtım ve hiç birinde insan olmadığını gördüm. Hayallerim mi yıkılmıştı, düşüncelerim mi iflas etmişti bilemiyorum; ama  çocuk beyni uğultular, şaşkınlık, hayret, korku, endişe, merak ... velhasıl onlarca değişik his doldurmuştu. Peki ama ... ama ... nasıl yani... nasıl olur... neredeler... bu sesler nereden geliyor... gibi sorular biribiri ardına beynimi istila etmeye başladılar. Bu işi öğrenmeliydim, sebebini, nasılını, niçinini.. işte o gün başladı bendeki amatör telsizcilik merakı, inanması zor ama 5 yaşımdayken ve yarım asırdan fazla bir süredir devam ediyor.

ACABA AMATÖR TELSİZCİ OLABİLDİM Mİ?

İşte burada başlıktaki konu gündeme geliyor. Acaba bir amatör telsizci olabildim mi? Amatör telsizci olmak, ilgili kamu otoritesinin açtığı sınavda başarılı olup belge almakla tamama eren bir statü müdür? Yoksa amatör telsizcilik bir statüye girdikten sonra, belli faaliyetlerle bu statüyü devam ettiren, ilerleten bir süreç midir? Şahsî kanaatim bir süreç olduğu yolundadır. Bu açıdan baktığımda, amatör telsizci olup olmadığımı hep soruyorum kendi kendime.

....

Bu boşluğu siz doldurun; kendinizi düşünerek, kendi yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı düşünerek.

 

 

 

VLF, LF ve MF

Frekans spektrumunda 3 kHz'den 30 kHz'e kadar olan kısım VLF (Very Low Frequeny - Çok alçak frekans) olarak; 30-300 kHz LF (low frequency alçak frekans) olarak ve ve 300 kHz ilâ 3 MHz arası da MF (medium frequency - orta frekans) olarak adlandırılır. 

Bu bantlarda çok ilginç yayınlar vardır.
VLF frekansları, uzun mesafe haberleşmesinde sıkça kullanılmaktadır. Özellikle bu dalgaboyundaki elektromanyetik dalgaların deniz suyundan geçebilmesi sâyesinde denizaltı haberleşmesinde kullanılmaktadır. Yine aynı sebeple, 11 ilâ 14 kHz arasında Rusya tarafından ALPHA navigasyon sistemi; 40 kHz, 50 kHz, 60 kHz, 77.5 kHz frekanslarında atomik saat vericileri, 100 kHz'de LORAN navigasyon sistemi işletilmektedir.

FREKANS (kHz)ÇAĞRI İŞARETİYERÜLKE
25RAB-99Khabarovsk 48° 30'N 134° 50'ERusya Federasyonu
25RJH-63Krasnodar 44° 46'N 39° 34'ERusya Federasyonu
25RJH-90Nizhni 56° 11'N 43° 57'ERusya Federasyonu
25RJH-77Arkhangelsk 64° 22'N 41° 35'ERusya Federasyonu
25RJH-86Bişkek 43° 03'N 73° 37'EKırgızistan
25RJH-69Molodechno 54° 28'N 26° 47'EBelarus
40JJYMiyakoji 37° 22'N 140° 51'EJaponya
50RTZIrkutsk 52° 26'N 103° 41'ERusya Federasyonu
60JJYFukuoka 33?27'56"N 130?10'32"EJaponya
60 WWVBFort Collins 40° 41’ N, 105° 02’ WAmerika Birleşik Devletleri
60 MSFAnthorn 52° 22'N 1° 11'WBirleşik Krallık
66,6RBUMoskova 55° 44'N 38° 12'ERusya Federasyonu
77,5 DCF77Mainflingen 50° 00'N 9°00'EFederal Almanya
162TDFAllouis 47° 10'N 2° 12'EFransa

VLF ve LF bantlarında çalıştırılan atomik saat vericilerinin listesi

(HF frekanslarında işletilen atomik saat vericileri ile ilgili bilgiyi https://www.meinbergglobal.com/english/glossary/time-signal-transmitter.htm adresinde bulabilirsiniz.)

153 kHz ilâ 279 kHz arasında ticarî uzun dalga radyo yayınlarının yapıldığı LW (long wave - uzun dalga) bandı, 200 kHz ilâ 480 kHz arasında havacılıkta kullanılan NDB (non directional beacon) yayınları vardır. Nihayet 530 kHz ilâ 1600 kHz frekanslarında da ticarî orta dalga MW (medium wave - orta dalga) bandı yer almaktadır.
Uzun ve ortadalga radyo yayıncılığı -Türkiye gibi- bâzı ülkelerce terkedilse de, Birleşik Kırallığın BBC radyosu (198 kHz), Fransanın France Inter radyosu (162 kHz), Almanyanın Deutschlandfunk (153 kHz) ve Deutschlandradio Kultur radyosu (177 kHz), muhtelif Rusya ve diğer ülkelerin radyoları uzun dalgada elan yayınlarını sürdürmektedir.
Aynı şekilde orta dalgada da pek çok ticarî radyo yayını bulunmaktadır.

22 Ekim 2020 Perşembe

Amatör Telsizci Kimdir / Kim Değildir

 AMATÖR TELSİZCİ KİMDİR? 

Amatör Telsizci:

- "İnsan" olan kimsedir

- Bilgilerini paylaşan kimsedir

- Nezaket sâhibidir

- Dengelidir

- Millî güvenlik değerlerine saygısı olan ve koruyan kimsedir.

- Sivil savunmanın içinde olan kimsedir.

- Basit de olsa bir cihaz yapabilen kimsedir.

(Bir cihazın “en son modelini” satın alabilse ve alsa bile, oturup basit de olsa bir telsiz alıcısı veya vericisi veyâ bir akü doldurma cihazı vs... yapar)

- Bilgisini kalıcı şekilde yayan kimsedir.

( bilgilerini, bir gün toprak olacak kafasında saklamak yerine kitap yazarak, internette yayınlayarak vs. yollarla kalıcı olarak Başka insanlarla paylaşır.)

- Etnik yapısını veya sâhip olduğu -felsefî, dinî- değerleri amatör telsizcilik faaliyeti için kriter olarak almayan kimsedir.

 

 

AMATÖR TELSİZCİ KİM DEĞİLDİR?

 

- Amatör telsizcilik derneklerini amatörlük dışı her türlü faaliyet için kullanan kimse amatör telsizci değildir.

- Mensup olduğu etnisiteyi, yapıyı, veya değerleri küçümseyen kimse amatör telsizci değildir.

- Dindar olmanın amatörlükle bağdaşmadığını düşünen kimse amatör telsizci değildir.

- Kendisinden daha elverişsiz şartlar sâhip olanları küçümseyen kimse amatör telsizci değildir.

- Alkolün etkisiyle bozulmuş algılarına dayanarak karar veren kimse amatör telsizci değildir.

- “Pahalı oyuncaklarıyla” şehir içinde “chat” yapan kimse amatör telsizci değildir.

 

Anten yeri seçimi

 VLF, LF ve MF BANDLARI İÇİN ANTEN ve MONTAJ YERİNİN SEÇİMİ

ve

ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK

 Herşey VLF merakı ile başladı. 2 metre veya 70 cm. VHF ve UHF bantlarında NBFM işaretleri (yayınları) dinlerken frekans modülasyonunun yapısından ve VHF ile UHF bantlarının tabiatından kaynaklanan görece işaret ve dolayısıyla sinyal temizliğinden sonra VLF, LF ve MF bantlarındaki işaretleri dinlemek istediğimde adeta dünya başıma yıkıldı.

En iyisi önce başımdan geçenleri hikaye edeyim:

LF olarak bilinen low-frequency band 30 kHz ilâ 300 kHz arasını kapsamakla birlikte, uzun dalga olarak bilinen profesyonel yayın bandı 153 kHz ilâ 279 kHz arasını kullanır. Aynı şekilde MF olarak bilinen orta frekans bandı da 300 kHz ilâ 3 MHz arasını kapsamakla birlikte orta dalga olarak bilinen rofesyonel yayın bandı 530 kHz ilâ 1800 kHz arasını kullanır. Dolayısıyla özel olarak tasarlanıp üretilenler hâricindeki ve piyasada kolayca bulunabilen radyo alıcılarında -eğer uzun dalga bandı var ise- 150 kHz ilâ 280 kHz arası, orta dalga bandı varsa da 530 kHz ilâ 1800 kHz arasını dinlemek mümkün olur. Ancak, 150 kHz'in altında ve 280 kHz ilâ 530 kHz arasında ilginç yayınlar yer alır.

3-30 kHz VLF (very low frequency) bandı denizaltı haberleşmesinde kullanılır. Bunun yanında Rusya tarafından işletilen ALPHA navigasyon sistemi 11 ilâ 14 kHz arasında işaret yayar. 30 kHz'den itibaren LF bandında, atomik saat sinyal istasyonları (40 kHz, 50 kHz, 60 kHz, 77.5 kHz gibi), 100 kHz'de LORAN yayını, RTTY meteoroloji istasyonları (147.5 kHz) vardır. Uzun dalga bandı ile orta dalga bandının arasında ise havacılıkta kullanılan NDB (non directional beacon) yayınları vardır. ( NDB istasyonlarına ilişkin bilgiyi http://worldaerodata.com/nav/ adresinde ülkelere göre bulabilirsiniz.)

 


Yıllar önce altığım SONY 7600GR radyo alıcısı, küçük yapısından beklenilemeyecek özelliklere sâhip.

Bu alıcı ile, 150 kHz'den 29.999 kHz'e kadar 1 kHz'lik adımlarla AM ve SSB yayınlarını dinlemek mümkündür. 150 kHz'in altını dinlemek için bir yukarıçevirici (upconverter) kullandım. Bu yukarıçevirici vasıtasıyla VLF bandındaki işaretleri 14 MHz yukarıdan dinlemek mümkün oldu. 70 cm'lik bir teleskopik anten ve 7600GR ile ALPHA işaretleri dâhil saat sinyali istasyonlarını, RTTY meteoroloji işaretini, 137 kHz amatör bandı işaretlerini dinlemek mümkün oldu. Ancak, 10 katlı bi binanın 1. katında oturduğum için bu dinlemeleri hep dışarıda yapıyordum. Bir aktif anten kullanarak odamdan dinleme yapmak istediğimde, aktif anten araştırmalarına başladım. İnternet üzerinde yapdığım araştırmalar, VLF bandı ile bütün HF bandında kullanılan en etkili antenin Hollandalı radyo amatörü PA0RDT tarafından tasarlanan ve miniwhip olarak bilinen aktif anten olduğunu söylüyordu. İnternetde bu konuda yüzlerce sayfa bulmak mümkündür. Esaslı teknik bilgiler için http://www.pa3fwm.nl/technotes/tn07.html sayfası ziyaret edilebilir.

Bu anten o kadar etkilidir ki, Hollanda'da Twente Üniversitesinin internet üzerinden dinlenebilen SDR radyosunda alış için bu anten kullanılmakdadır. Yapılışı oldukça kolay olan bu anteni hararetle tavsiye ederim. Yalnız şunu unutmayın: BU ANTEN SÂDECE ALIŞ İÇİNDİR!

Neyse, bu anteni yapdım ve evimin 20 m yakınındaki otoparkda denedim. Sonuç gerçekden de mükemmeldi. Büyük bir sevinçle anteni balkonuma monte edip T-bias ile de uzaktan besledim ve dinlemeye başladım. O da ne? Hiçbir şey duyamıyordum.. Ne SONY ICF7600GR, ne RACAL TRA931, ne SDRplay RSP2, ne AOR AR3000A ve ne de kendi yaptığım Elektor alıcı  ile! Anten bağlantılarını tekrar ve tekrar kontrol ettim, bir hata yoktu. Ama alış da yoktu.  O zaman yıllar önce okuduğum bir küçüçük kitabı hatırladım: Radyo ve Televizyon Alıcı Antenleri... (Radyo ve Televizyon Alıcı Antenleri Elektronik Cep Kitapları Dizisi - 10, Herbert G. Mende (ç. Münip ÖNİZ) Yüce Yayınları)

 


Bu Kitapta, alıcı antenlerinin montaj yeri ile ilgili bilgiler vardı; okuduğum zaman pek üzerinde durmadığım bâzı bilgilerin ne kadar önemli olduğunu yeni anlamışdım. Bu kitapda yer alan 2 çizimin birincisinde (aşağıda, şekil 28) bir evin etrafındaki elektromanyetik dalgaların alan şiddeti gösteriliyordu. Görüldüğü üzere giriş katındaki odadaki anten 0,5 birimlik bir alan şiddetine sahip iken bu değer çatıda 4 birime, evin birkaç metre üstünde ise 10 birime kadar çıkıyordu.

 

 

İkinçi çizim ise daha da önemliydi: Bir binanı etrafındaki parazit bulutu! (Yandaki, şekil 29)

Bu çizimde de gösterildiği üzere binanın etrafı çepeçevre bir parazit bulutu ile kaplıydı ve bu parazit bulutu VLF'den HF bandı boyunca radyo işaretlerini bastırıyor ve alış imkânsız hâle geliyordu. Nitekim, 40 cm'lik bir teleskopik anten ile VLF bandındaki neredeyse bütün işaretleri dinleyebildiğim Elektor alıcımla yaptığım bir deneme bu hususu pratik olarak da doğruladı. Akşam saatlerinde 356 kHz'de yayın yapan ANK NDB vericisine âyarladım alıcıyı. Binanın 15 metre uzağından başlayarak binaya doğru yürürken işaretin nasıl zayıfladığını ve kaybolduğunu bizzat gözledim.

İşte sonuç! SESİ DİNLE

Elektrikli aletler -ve hatta elektrik iletim hatları da- önemli bir elektromanyetik kirlilik kaynağıdır. Nitekim, oturduğum semtte elektriğin kesik olduğu bir gün, betonarme bir binadaki odamda orta dalgada 540 kHz'den 1215 kHz'e kadar olan radyo yayınlarını oldukça net bir şekilde almama rağmen, elektrik geldikten sonra bu yayınlaın hiç birisin dinleyemedim. Orta dalgada alış şartları saate göre değişiklik gösterebilir. Bu testi yaptığımda, elektriğin kesik olduğu zaman ile elektriğin geldiği zaman arasında yaklaşık 30 dakikalık bir süre olduğu için, alıştaki kötülük saate bağlanamaz. Radyo alıcısı, radyonun konumu bu test boyunca aynı idi. Sonucları buradan dinleyebilirsiniz.

Şu anda, bu aktif (ve oturduğum evi) anteni parazitsiz bir noktaya taşımanın gayreti içerisindeyim.

8 Ekim 2020 Perşembe

 https://qsl.net/ta2ei adresinde özel olarak amatör radyoculuk, umumi olarak da elektronikler ilgili yaptıklarımı paylaştığım bir isternet sayfam var. Ancak, bir web editörü ile düzenleme, bir tfp uygulaması ile sunucuya yükleme zaman alıcı olabiliyor. Blogda yazmak daha dinamik. Hızlıca ekleme ve değişiklik yapılabiliyor. Ayrıca blog yazmak biraz daha sohbetvâri olduğu için amatör radyoculuk ve elektronikle ilgili kimi hususları burada yazmaya karar verdim. Hadi hayırlısı.

Âcil duruma hazırlık

Güncelleme : 5  Geçenlerde basında şöyle bir haber yer aldı: 'İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden, bir felaket sonucu internet v...