26 Aralık 2020 Cumartesi

Yarım asırlık bir radyo: Standard SR-F408L

 1974 ilâ 1978 Ankara'da yatılı olarak öğrenim gördüğüm yıllar. Rahmetli Babamdan bir radyo istemiştim; o yıllarda radyo büyükçe bir şeydi. Bulunabilen en küçük radyo ise STANDARD markalı aşağıda resmi görülen radyo idi. (Bu radyonun model numarasının SR-F408L olduğunu Antika Radyo adlı Facebook sitesinden öğrendim.  Görmenizi tavsiye ederim.) Babam da bu radyodan almıştı bana. Ne oldu, ne yaptım aradan geçen bunca yıldan sonra hatırlamıyorum. Ama "sayısal radyo"lar çağında nostaljik bir depreşmeyle bu radyodan bulup restore etmeye karar verdim.


(Resim, Antika Radyo adlı facebook sayfasından alınmıştır.)

Buldum da, üç gün sonra alıyorum. Gençliğimin radyosuyla olan maceramı burada yazacağım.

Bu radyo, uzun dalga (LW) ve orta dalga (MW) bandlarında çalışırdı. O yıllarda Ankara Radyosu uzun dalgadan (189 veya 198 kHz'den) yayın yapardı. Daha sonra uzun dalga yayınları ikiye çıkmıştı. Birisi Etimesgut'tan yayın yapardı, diğeri ise Ankara'nın birazcık dışında bir yerden. Ayrıca orta dalgadan TRT3 yayınları yapılırdı.(Radyo yayınlarının tarihçesi hakkında ayrıntılı veriyi TRT'nin "Kilometre Taşları" adlı sayfasından öğrenmek mümkün.) En son TRT Erzurum Radyosu uzun dalgadan yayın yapıyordu; hâlâ aktif mi bilemiyorum. Bunun hâricinde artık uzun dalga radyo yayınlarımız yok. Bu konuda TRT Kurumu'ndan birkaç yıl önce aldığım bilgi, uzun ve orta dalga radyolarının malzeme ve işletme mâliyetinin yüksek olduğu yönündeydi. Ben, uzun ve orta dalga radyo yayınlarının stratejik bir yönü olduğunu düşünenlerdenim. Nitekim, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa hâlâ bu "pahalı" yayınları sürdürüyorlar.

30 Aralık 2020

Standard radyoma "kavuştum". 40 yıl sonra kavuşan iki dost gibiydik. Dile kolay tam 42 yıl geçmiş üstünden... Artık ne uzun dalgada ne de orta dagada dinleyebileceğim Türkçe yayın yok. Ama ne gam!

Aldığım radyo şaşırtıcı derecede temizdi! İki pil takınca da hemen çalıştı. 



18 Ocak 2021

Bu arada, internette bir Standart SR-F408L ilanı daha gördüm. Onu da aldım. Yukarıdaki mâvi kadar kozmetiği iyi değilse de, şaşırtıcı bir şekilde daha hassas!

Alıcı-verici cihazlar bir yana, PLL'li, DSP'li alıcılarım oldu; ama ilginçtir ki, hiç birisinin LW ve MW alışı bu küçük Standart SR-F408L kadar iyi değil! Altı üstü birkaç transistörlü, tek çevrimli süperheterodin bu SR-F408L radyolar şaşırtıcı derecede iyi bir hassasiyete sâhipler.

Sony ICF-SW7600GR, Sony ICF-SW30, Sony ICF-S10MK2, Si4735'li DSP'li alıcı.. Bu küçük canavar, oblarla rahatça boy ölçüşebililiyor.



14 Aralık 2020 Pazartesi

QRP Labs QCX-Mini

 QRP Labs'ın ürettiği QCX-Mini kiti elime geçti.

QCX-mini (Resim, QRP Labs sayfasından alınmıştır)


Sayısal haberleşme ile ilgili birçok yazı kaleme alsam da, klâsik haberleşmenin yeri bambaşkadır. Arada internet gibi bir "uzatma" aracı olmaksızın işaretinizin doğrudan karşıya ulaşması ve karşının işaretini almanızın keyfi büyüktür.

Klâsik haberleşme içinde ise ilk ve -bu anlamda en ilkel-haberleşme şekli olan CW'nin yeri apayrıdır. Bütün gelişmelere rağmen CW yerini hep korumuştur ve zannediyorum hep de koruyacaktır.

A sınıfı lisans almak için mors çalıştığımız günlerin üzerinden çok seneler geçti. Kendimi tanıyorum, benim öğrenmemi "ihtiyaç" belirler. O yüzden de lisans aldıktan sonra morsa hiç dönüp bakmadık tabi. Victory'nin V sinden, "cicicavit"in F sinden ce CQ'dan başka pek birşey kalmadı.

İnsanın yaşı ilerledikçe eskiye bir özlem başlıyor. Ondan mıdır nedir QRP Labs'ın ürettiği bu CW alıcı-vericileri bende yeniden CW haberleşme arzusu doğurdu. Hanımın "nedir bu dıdıt" diyemeyeceği zamanlarda morsa çalışıyorum.

Bir yandan da QCX-mini cihazımı monte edeceğim.

Bir gece boyu çalıştım ve QCX-mini'yi monte ettim.



Montajdan sonra bir kaç ayar problemiyle karşılaştım. Sağolsun Hans bu konuda da yardıma koştu. Cihazı kendisine gönderdikten 10 gün kadar sonra cihaz ayarlanmış olarak elime geçti.
95 x 64 x 25 mm ebadındaki QCX-Mini oldukça kaliteli bir alüminyum kutuya sâhip. 
Alış hassasiyetine gelince; şu kadar mikrovolt gibi teknik bir miktarlandırma yerine "işittiğimi" belirtmek istiyorum. Daha önce WPRS çalışmalarında da kullandığım portatif vertikal 14 MHz antenimi balkona kurdum. İşte sonuç. Dinleyerek kendiniz karar verin.


25 Kasım 2020 Çarşamba

ÇOK AMAÇLI TEST ALETİ

Güncelleme:  25.06.2023

"Türkiye'den alış veriş yaparken lütfen dikkat edin!!" başlıklı yazımda, bahsettiğim test cihazını, Banggood'dan sipariş etmiş idim. Cihaz geldi. Fiyatından ve boyundan beklenilmeyecek işler yapıyor.

9 voltluk bir pille çalışıyor cihaz. Ölçüm yapmadığınızda kendisini bekleme durumuna alıyor. Üretici, bu durumda cihazın sâdece 0,02 uA çektiğini belirtmiş.

Üreticinin verileri şöyle:

Ekran:  128x64 piksel grafik

Ölçüm aralığı:

    Direnç: 0.1Ω - 50MΩ

    Kondansatör: 25 pF-100000 uF

    Endüktans: 0.01mH - 20H

Çalışma akımı: 25mA

Ben, cihazı kutularken eski bir devreden çıkma 430 mAh'lik bir Li-ion pil ilave ettim devreye. Bir adet ucuz pil doldurma devresi ve bir adet de 3.7 voltu 9 volta yükselten devre ile alet daha kullanışlı bir hâle geldi.

Kutulanmış test aleti


Cihazın üzerinde 14 bacaklı bir ZIF soket var. (7+7)

Yukarıdaki çizimde de gösterildiği üzere soket üzerindeki yuvalar sırasıyla 1-2-3-1-1-1-1 olarak numaralandırılmış. Alt ve üst sıra paralel. Test etmek istediğiniz elemanı, numarası farklı yuvalara oturtup butona basıyorsunuz.

Test yapıldığını belirten bir ekran çıkıyor.

Eğer test edilen eleman bozuk veya test edilemeyen bir eleman ise şu ikazı veriyor:

Test edebildiği elamanlar, transistörler (FET, Bipolar, MOSFET), diyotlar, direnç, bobin ve kondansatör.
En çok hoşuma giden de kondansatörlerin ESR'sini belirtmesi.





Ekran görüntüleri

Resimlerden de anlaşılacağı üzere, transistörlerin bacaklarının ne olduğunu da belirtiyor. 

Peki cihazın ölçüm doğruluğu nasıldır?
220pF, 820pF ve 3600 pF'lık ve %2 toleranslı gümüş-mika kondansatörleri ölçtüm ve sırasıyla 214pF, 799 pF ve 3522 pF buldum.
100kohmluk ve %0,1 toleransı bir direnci 98,3 kohm olarak ölçtü cihaz. Aynı direncin Fluke 87V ile ölçülen değeri 100,1 kohm.
İnternette videosunu bulabileceğiniz basit bir "kalibrasyon" işlemi var cihazın. Bunlardan birisi şu:


Burada yapılan işlem şu şekilde:
Test bağlantıları

İşleme başlamadan önce bir adet 100nF'lık kondansatörü hazır bulundurun. 
1) Yukarıdaki çizimde de gösterildiği üzere 1. yuva ile 2. yi ve 2. yuva ile de 3. yü bir tellle birleştiriyoruz.
2) Butona basıyoruz, karşımıza "Self test" ekranı çıkıyor ve yüzde çubuğu ilerlemeye başlıyor. Bir yerde "Pls Isolate probe!" iletisi ekranda belirince, zif soket yuvalarında bağlantı yaptığımız telleri çıkarıyoruz.
3) "Insert the capacitor 1-3 >100nF" iletisi gelince de 1. ve 3. yuvalara 100 nF'lık kondansatörü takıyoruz.
4) İlerleme devam edip %100'e gelince "Test end." iletisi gelince işlem bitmiştir.
Bu işlemi yaptıktan sonra yukarıda belirttiğim kondansatörleri yeniden ölçtüm. Bulduğum değerler şöyle:
Kondansatör                İlk okuma                    Testten sonra okuma
220 pF                            214 pF                         215 pF
820 pF                            799 pF                         810 pF
3600 pF                           3522 pF                      3561 pF

Gümüş-mika kondansatör


Tabii bu fiyata alınan bir cihazdan olağanüsü bir performans beklemek hayâl olur ama özelliklerini düşününce eh bundan iyisi Şam'da kayısı diyorum.
SCR ölçümlerine ilişkin bir not: Küçük sinyal SCR'lerini ölçtüğümde cihaz, ölçülen elemanın bir SCR olduğunu belirtip bacak bağlantılarını gösterdi. Ancak, yüksek güçlere dayanıklı vidalı tip bir SCR'yi ölçtüğümde bunun bir NPN transistör olduğu bilgisini verdi cihaz. Özel üretim bir SCR olduğu için veri kağıdını bulamadığım bu elemanı haricen klâsik yollarla test edip uygulayarak SCR olduğunu doğruladım. Yüksek güç elemanlarını ölçecek olursanız aklınızın bir köşesinde bulunsun.

13 Kasım 2020 Cuma

Si4735 ve Arduino ile LW, MW, SW (AM - SSB) - FM Radyo alıcısı

SONY ICF-SW40 RADYO ALICISI

 Radyolara pek bir meraklıyımdır. Belki de amatör telsizciliğe heves etmemin temelinde bir radyo yattığı için.. Teknolojinin logaritmik olarak geliştiği günümüzde artık klâsik radyolara alâka oldukça azaldı. Bir radyo alıcısı olmadan da pek çok radyo yayınını internet üzerinden dinlemek imkânı var. Yine de benim için klâsik radyo başka bir şeydir. Sesi net olmasa da, cızırtılar olsada, ses gidip gelse de radyo bambaşkadır. Sony firmasının ürettiği radyolar bu ilginin içinde özel bir yere sâhiptir. Sony ICF-SW 7600GR bir radyom var. 1 kHz'lik adımlarla 150 kHz'den 30 MHz'e kadar bütün LF-MF ve HF bandlarını alabiliyor. SSB dinleme özelliği de var. Doğrudan frekans girilebiliyor, Sync AM özelliği var... var da var. Üstelik küçük ebatlı bir radyo. Ama bu bir açlık, hatta birazcık da hastalık gibi.

Geçenlerde ikinci el satış yerlerinin birinde bir Sony ICF-SW40 radyo gördüm, fiyatı uygundu, hemen aldım. Bu radyo, PLL sistemli bir radyo alıcısı olmasına rağmen, oldukça geniş bir LC ekanda tıpkı klâsik analog bir radyoda olduğu gibi bir skala ve bir de ibre var!


Gelin görün ki bir problemi vardı: Frekans ayar düğmesini ne tarafa çevirirseniz çevirin ibre kafasına göre hareket ediyordu. Birazcık araştırınca bu problemin ICF-SW40'larda çok sık rastlanan bir "hastalık" olduğunu öğrendim. Sebebi ise radyoya, analog ayar düğmesine benzer bir âyar mekanizmasının tasarlanmış olması ve bu mekanizmanın göbeğinde yer alan bir encoder!

Frakans ayar düğmesi, bir encoderi çeviriyor ve bu encoderin ürettiği işaret frekans ayar devresine veri sağlıyordu. Ama encoder zaman içinde eskiyor ve görevini doğru yapamaz bir hâle geliyordu. Burada şimdilerde piyasada çokça bulunan ve görece ucuz bir encoder takmayı düşündüm. Ama, radyonun orijinal encoderi öyle ilginçti ki, diğer mekanik encoderlerdeki o tık tık sesi ve hareketi yoktu, sanki bir potansiyometre mili gibi oldukça sessiz ve darbesiz dönüyordu mili. Orijinal encoder, ALPS firmasının ürettiği EC11B15202AA numaralı bir model. İnternet üzerinde yaptığım bir araştırma ile ne yazık ki Türkiye'de bulamadım. Daha önce "aradığım malzemeyi nerede bulurum" başlıklı yazımda belirttiğim Farnell-Samm firması imdadıma yetişti! Ürün, Farnell'de vardı; biraz tuzlu olmakla birlikte. KDV hâriç 39,7 TL. Radyo merakı üstün geldi ve parçayı sipariş ettim. Gediğinde değişim işlemini resimleriyle birlikte burada paylaşacağım; tabii neticesini de.

Nihayet encoder geldi. 

  

Eski encoder'i söktüm ve yenisini taktım. Pil yuvasındaki eski süngeri de bir mobilya altı keçesi ile değiştirdim.
Ve sonuç:

30 Ekim 2020 Cuma

Nano VNA-2 hakkında

 Bugün Çin'den aldığım Nano VNA-2 (SAA-2N) geldi. Minik, şık ve sert bir taşıma çantası içinde. Bu VNA'yı seçerken konnektörleri önemli bir rol oynamıştı. Zira SMA konnektörler bana mekanik açıdan pek güven vermiyor. N konnektöre adaptörle çevirseniz de ortaya oldukça sakil bir şekil çıkıyor. SMA konnektörün, N konnektörün ağırlığını ve N konnektöre bağlı kablonun muhtemel gerilmelerinden kaynaklanacak kuvveti karşılarken zorlanacağını düşünmüşümdür hep. SAA-2N'in konnektörleri N tipi. Dış kutusu tamamıyla alüminyum.Ekranı 4 inch!


Büyük bir merakla paketi açtım, çantayı -koronavirüs tedbiri açısından- sulandırılmış çamaşır suyuyla sildim. Ve hemen bataryasını şarj etmeye başladım. Bir yandan da uygulama yazılımlarını indirdim, kullanım kılavuzunu indirip okumaya başladım.

Cihazın özellikleri şöyle:


Aşağıda, VNA'lar konusunda çok öğretici bir video bulacaksınız.


Kullanmayı öğrendikçe diğer özelliklerini burada yazacağım.

29 Ekim 2020 Perşembe

MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGI

 https://qsl.net/ta2ei adresinde, yıllardan beri bilgi ve tecrübe kırıntılarımı paylaştığım ve bugüne kadar 213 binden fazla kullanıcının ziyaret ettiği şahsî elektronik sayfama yakın zamanda bir ekleme yaptım: "BU İNTERNET SAYFASINDAKİ İÇERİK, MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGILIDIR." diye. Bu yazı, sayfanın en altında sürekli akmaktadır. Bâzı tanıdıklarım bizzati bâzıları da mesajla bunun sebebini sordular. Cevabı burada yazmak daha kolay olacak.

Bildiğiniz üzere, bundan bir süre önce İzmir'de cami minarelerinden müzik yayını yapılmıştı:

"İzmir'de merkezi ezan okunan cami hoparlörlerine sızan kimliği belirsiz kişiler, "Çav Bella" şarkısı çaldırdı. Büyük bir şaşkınlığa yol açan anlar cep telefonlarıyla kaydedildi. Skandal görüntülerin paylaşılmasının ardından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı." (https://www.cnnturk.com/video/turkiye/izmirde-cami-minaresinden-muzik-yayini)

"İzmir'de bazı ilçelerde merkezi ezan sistemine sızarak ikindi ezanı yerine; 'Çav Bella' ve Selda Bağcan türküleri çalınması skandalında flaş yeni gelişme! İzmir'de bazı ilçelerinde ezan yerine cami minarelerinden 'Çav Bella' ve Selda Bağcan türküleri çalımasının ardından merkezi ezan sistemi geçici olarak durduruldu." ( https://www.sabah.com.tr/video/haber/son-dakika-izmirde-ezan-yerine-selda-bagcan-cav-bella-calinmasi-skandalinda-flas-gelisme-video )

Bu kabul edilmesi mümkün olmayan suçun videosunu buradan seyredebilirsiniz.( https://www.youtube.com/watch?v=wgBI9CQ7ceI&ab_channel=AHaber)

Bâzıları bu işin amatör telsizcilerce yapılmış olabileceğini iddia ettiler. 
Bunu üzerinde "amatör telsizcilik" derneklerinin birinin sayfasında "Ezan Sistemlerine Müdahale Hakkında Duyuru" başlığı altında şu açıklama gözüme çarptı:
“Yurdun değişik bölgelerinde camilerin ezan sistemlerinin saldırıya uğramasını ve kimlerce yapıldığı bilinmeyen bu saldırının amatör telsizcilere mal edilmesini kınıyor ve kabul etmiyoruz”.
Dikkat edin, asıl olarak kınanan bu "saldırının" amatör telsizcilere mâledilmesi; cami minaresinden müzik yayını yapılması değil! Bir "ve" bağlacıyla durumun kurtarılması da mümkün olmasa gerek. 
Yahu tamam, ortada bir delil olmadan bu işin amatör telsizcilere mâledilmesi doğru değil. Peki hırsızın hiç mi suçu yok? Hangi dine inanırsanız inanın, hatta ateist, deist olun farketmez. Ortada, 1.9 milyar insan tarafından benimsenen bir inanca yapılan bir saygısızlık var. Bir tek kelime olsun buna da temas etmek, "bir inanca yapılan bu saldırıyı kınıyoruz" gibi AÇIK bir cümle yazmak bu kadar mı zordu? Bu kadar mı bu ülkenin değerlerine yabancılaştık? İspanya'da Katolik hırıstiyan baskısından kaçan Yahudilere kucak açan, fethettiği yerdeki insanların inançlarına müdahale etmeyen bir devlet geleneğinin çocukları bu kadar mı alienasyona uğradılar? Bizlerin ortak paydası İNSAN olmaktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 2 nci maddesinin ilk cümlesi şunu der: "Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir."
Aynı Bildirge'nin 18 inci maddesinde "Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir." hükmü yer almaktadır.
Demek ki inanç özgürlüğü en temel insan haklarından birisidir ve bu hakka saygı göstermek insan haklarına saygının olmazsa olmaz bir şartıdır.
Ne denilebilir ki.. Ancak başkalarına saygı duyabildiğiniz kadar varsınızdır. 
İşte bu yüzden internet sayfama bu kriter cümlesini koydum: BU İNTERNET SAYFASINDAKİ İÇERİK, MİLLÎ VE MÂNEVÎ DEĞERLERE VE İNSAN HAKLARINA SAYGILIDIR.

27 Ekim 2020 Salı

Neden Çalışmaz?


Bir devre tasarladınız veya hazır bir devre var, devreyi gerçekleştireceksiniz. Baskılı devresini hazırladınız, elemanlarını temin ettiniz, oturdunuz masanıza ve devreyi özene bezene monte ettiniz. Ama devre çalışmadı..

Hangimizin başına gelmemiştir ki böyle bir olay?

Aşağıda, genel geçer bilgilerden ve tecrübelerimden yola çıkarak "çalışmama sebepleri"ni belirteceğim.

1) DOĞRU ELEMAN SEÇİMİ

Devrenizde kullanacağınız devre elemanları "doğru seçim" mi? Kim bilir.. Bunu test etmenin yolları vardır.

a) Direnç, kondansatör, bobin gibi pasif ve diyot, transistör gibi aktif devre elemanlarını ölçün. Gerçekten üzerinde yazan değerde mi, aktif eleman ise çalışıyor mu diye.

b) Transistör ve tümdevreleri mümkünse Çin menşeili olmayanlardan seçin. Bilindik bir markanın Çin'de yapılmış ürününe güvenebilirsiniz. Amma patates baskı olarak tâbir edilen sahte ürünlerin sıkça satıldığını gözden uzak tutmayın. Bir şey benzerlerine göre oldukça ucuzsa dikkatli olun.

c) Devreyi tasarlayanın tavsiyelerine uygun eleman kullanın. Misâlen, devrede "düşük ESR'li kondansatör" denilmişse, "amaaan nolacak kondansatör kondansatördür" demeyin, düşük ESR'li kondansatör kullanın.

ç) Kondansatörler için verilen seramik, MKT, metalize polysester, mika gibi şartları muhakkak yerine getirin.

2) DOĞRU LEHİMLEME

Lehimleme, devredeki bütün elemanları birleştirdiği için muhakkak doğru lehimleme yapılmalıdır.  Doğru bir lehimleme için:

a) Tercihan ısı ayarlı  kaliteli bir lehim havyası kullanın. Çeşitli lehim alaşımlarının kullanım dereceleri farklıdır. Kullandığınız lehimin özelliklerini bilin. Diyelim ki, 60'a (kalay) 40 (kurşun) karışım oranlı bildiğimiz kurşunlu lehimin ergime noktası 188 derece iken 96,6  kalay 3 gümüş 0,5 bakır olan kurşunsuz lehimin erime noktası 211 derecedir.

b) Lehimlenecek yüzeyler iyice temizlenmiş olmalıdır.

c) Asitli lehim pastası kullanmayın. İyice temizlenmiş yüzeylere alkolde eritilmiş çam reçinesi sürün. Hem yüzeyi koruyacak ve hem de kolay bir lehimleme sağlayacaktır. Eğer lehim pastası kullandı iseniz, devreyi uygun bir temizleyici ile iyice temizleyerek pasta artıklarını uzaklaştırın.

ç) Lehim havyasının ucu yapılacak işleme uygun olmalıdır. Nazik lehimleme işlemleri için küçük bir uç kullanılması gerektiğini unutmayın.

d) Yapılacak lehimleme işleminin büyüklüğüne uygun güçte bir havya kullanın. Kocaman bir soketi lehimlemek için 20W'lık bir havya kullanmak nasıl olmaz ise, yüzey montajlı lehimleme işleri için de 40W'lık bir havya kullanmak olmaz. İlkinde parçalar yeterince ısıtılamadığı için lehim yapamazsınız, ikincisinde ise nazik ve ince yollara hasar verirsiniz.

e) Havyayı, lehimlenecek yüzeye -ve lehimlenecek elemanın bacağına- temas ettiriniz, lehimi de aynı yüzeye temas ettiriniz. Lehim, yüzeyin sıcaklığı ile eriyerek yüzeyi kaplasın. Asla lehimi havyaya değdirerek lehim yapmayınız. Soğuk lehim belasıyla karşılaşırsınız.

f) Doğru lehimleme sıcaklığında lehim yapınız. Eğer yeteri derecede ısınmamış bir havya ve yeteri derecede ısınmamış yüzeylere lehim yapılırsa, "soğuk lehim" oluşur. Siz, elemanı lehimledim zannedersiniz, oysa gerekli temas olmadığı için devre istediğiniz gibi çalışmaz! Gereğinden fazla ısınmış bir havya ile de lehim alaşımının yapısı bozulur ve iyi lehim yapılamaz.

g) Havya ucunuz her daim temiz olsun.

ğ) Elemanları, lehimlerken gerektiğinden fazla havya sıcağına maruz bırakmayın. Her bir elemanın kaç derecelik bir sıcaklığa kaç saniye dayanabileceği ilgili elemanın veri kağıdında (data sheet) gösterilir.

h) Sıradan lehimlerle lehimlenemeyecek metalleri lehimlemeye uğraşmayın. (Mesela alüminyumu)

3) BASKILI DEVREYİ DOĞRU TASARLAMAK

Baskılı devre, devrenin bütün bağlantılarını sağladığı için, devrenin amacına uygun olarak tasarlanmış olmalıdır. Bunun için:

a) Doğru baskılı devre malzemesi seçiniz. Özellikle yüksek frekanslı devrelerde malzeme seçimi önem kazanır.

b) Baskı devrenin yollarını geçecek akıma uygun olarak çiziniz. Yüksek akım taşıyan yolların muhakkak uygun bir kalınlıkta tasarlanması ve gerekiyorsa üzerinin lehimle takviye edilerek kalınlaştırılması gereklidir.

c) Topraklama konusundaki genel kurallara uyunuz. Gürültü çevrimlerinden kaçınmak için toprak hatlarını -yıldız bağlantı gibi- bir sisteme göre tasarlayınız.

ç) Radyo frekans hatlarını kısa tutunuz. Baskı devre yollarının, birer bobin olduğunu ve  yüksek frekanslarda bu bobinin devreye nasıl etki edeceğini hatırdan çıkarmayınız.

d) Yan yana iki baskı devre yolunun yüksek frekanslarda bir transformatör gibi davranacağını unutmayınız.

e) Isı yayan elemanların etrafında yeteri kadar boşluk bırakınız.

f) Özellikle mikroişlemcilerle çalışırken, tümdevrenin besleme dekuplaj kondansatörünü besleme bacağının hemen dibine yerleştirin.

g) Yine mikro işlemcili devrelerde, osilatör devresinin dizaynına gerekli dikkati gösterin. Kuvartz kristali veya rezonatör tümdevreye mümkün olduğu kadar yakın yerleştirilmelidir. Aynı şekilde osilatör kondansatörleri de kristale çok yakın olacak şekilde konumlandırılmalıdır.

ğ) Baskılı devre, basitçe bir devrenin yollarını birleştiren bir bağlantılar ağı değildir. Baskılı devre yolları bobin, kondansatör olarak davrandıkları için, iyi tasarlanmamış bir baskılı devrede normal şemaya ilave bobin ve kondansatörler olacak ve devrenin çalışmasını etkileyecektir. Ses frekansı, radyo frekans ve güç kaynaklarının baskı devreleri farklı farklı tasarlanır.

4) DOĞRU BESLEME

Bir devrenin doğru bir güç kaynağı ile beslenmemesi devrenin istenildiği gibi çalışmamasına ve hatta hiç çalışmamasına sebep olur. Besleme kaynakları konusunda şu hususlara dikkat edilmelidir:

a)  Devre, gerekli gerilimi ve akımı verebilecek bir besleme kaynağına sâhip olmalıdır. Devrenin besleme gerilimi boşta iken değil, devre çalışırken ölçülmelidir. Siz, devreyi 5 volt ile beslediğinizi düşünürsünüz, oysa devre çalışıp akım çekilmeye başladığında gerilim hâlâ 5 voltda kalıyor mu? Ölçüp bakmalısınız. Aynı şekilde akım gerekirlerine de uymak gerekir. Eğer devreniz çalışırken 1 amper akım çekiyorsa, bu devrenin 750 mA'lik bir güç kaynağı ile beslenmesi durumunda devrenin gerektiği gibi çalışması ve görevini yerine getirmesi beklenilmemelidir. Dahası, bir güç kaynağından verebileceğinin üstünde akım çekmeye çalışmak elemanların ısınıp yanmalarına hatta yangına dahi sebep olabilir.

b) Güç kaynağının çıkışının yeterince süzülmüş olduğundan emin olunuz. Gereğinden fazla ripple'lar devrenin yerli yersiz durmasına sebep olabilir.

c) Anahtarlamalı güç kaynakları, umûmiyetle 40 ilâ 150 kHz arasında titreşen güçlü bir osilatör barındırdıklarından, ekranlanmalarına özel itina gösterilmeli, yüksek güçlü bu osilatörün titreşimlerinden etkilenecek hassas devre elemanları ile fiziksel uzaklığı sağlanmalıdır.

ç) Kabloları taşıyacağı akıma uygun olarak seçiniz. Genel kural 1mm2'lik bir bakır telden 2,5 amper akım akabileceğidir.

d) Devreye besleme geriliminin uygulanmasında ters kutuplama (artı ve eksi uçların ters bağlanması) sıkça yapılan bir hata olduğundan, devrede ters kutuplama hatalarına karşı tedbir alınmalıdır. Misâlen, artı beslemenin bir diyot üzerinden uygulanması gibi. Ancak bu durumda, diyodun besleme akımını rahatça akıtabilecek güçte olmasına dikkat edilmesi gerektiği gibi, diyot üzerinde 0,7v. gibi bir gerilim düşümü olacağı da hesâba katılmalıdır.

5) ÖNERİLERE ve KURALLARA UYMA

a) Yeteri derecede bilgi sâhibi olmadığınız hususlarda tasarımcının önerilerine muhakkak uyunuz. Sizin bilmediğiniz bir husus devrenin çalışması veya davranışı için olmazsa olmaz bir gereklilik olabilir. Diyelim ki, bir transistörün soneki (suffix) belirtilmişse, "amaaan ne olacak elimdeki C değil de B kullan gitsin" demeyin. B ve C son eklerinin ne anlama geldiğini öğrenin.

b) Eşdeğer malzeme kullanımında dikkatli olun. Özellikle transistör ve diyot eşdeğerlerinin seçiminde gerilim, akım, kazanç, kapasitans, kesim frekansı gibi hususların ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, eşdeğer seçimi için behemahal bir karşılık kitabına başvurun.

c) Devre elemanların (diyor, transistör, tümdevre vb.) devreye monte edilmesinde kutuplama işaretlerine (anot, katot, +,-), bacak dizilimine (emitter, collector, base, gate, drain, source ..) dikkat edilmelidir.

ç) Özellikle yüksek frekanslı devrelerde eleman bacaklarının kısa tutulmasına özen gösterilmelidir.

 

Sayısal Telsiz Uygulamaları

Güncelleme: 27.04.2025 

Sayısal telsiz kullanımının artmasına bağlı olarak, bir sayısal telsiz almadan da bu dünyaya giriş yapacak adımlar atılmaya başlandı. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum.

Bu yazıyı yazdıktan 4 yıl sonra şu satırları da yazmak zorunda hissediyorum:

Kamu kurumları için "gizlilik" son derece önemlidir. Diğer taraftan, gittikçe artan RF haberleşme sistemleri sebebiyle, görece kolay kullanılabilir frekanslarda kaynak kıtlığı daha dar bir band aralığında haberleşme ihtiyacı sayısal haberleşmeyi tetikleyen en önemli sebeplerdendir. Ancak, amatör telsizcilikte sayısal telsizin ne kadar "gerekli" olduğu -hatta gerekli olup olmadığı- ciddi biçimde tartışılmalıdır. Bir zamanlar kendilerine "radyo amatörü" diyen bâzı düztabanların "cep telefonu çıktı, ne gerek var telsize" sözleri aslında sayısal telsiz uygulamasına sarılanların amatörlük derekesini ortaya koymaktadır.

1) DMRStation (Üzerinde çalışılmıyor)

DMRStation devresinin RPİ3 üzerinde çalşan hâli

EA3IHI çağrı işaretli İspanyol amatör telsizcisi tarafından STM32MP157 geliştirme kartı, Raspberry Pi ve linux işletim sistemine sâhip bilgisayarlar için oluşturulan bir uygulamadır. Ancak uygulamada daha çok Raspberry Pi üzerine yoğunlaşmıştır. Uygulamanın kaynak kodları burada bulunmaktadır. Dokunmatik bir ekran vâsıtasıyla devreye kumanda edilmekte, bâzı ayarlamalar ise konfigurasyon dosyalarında yapılmaktadır. Uygulamanın gerçekleştirilmesine ait detaylı bir yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Uygulama, şimdilik sâdece DMR kipini desteklemektedir. Bu yazılım 3 yıldan beri üzerinde herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. UYgulama  web sayfasınına ulaşılamamaktadır.

2) DVswitch Mobil

DVswitch, Raspberyy Pi üzerinde çalışan bir sunucu ve android işletim sistemli cep telefonu / tablet üzerinde çalışan DVSwitch Mobile isimli bir istemci uygulamasından oluşmaktadır. Bu sâyede, sunucunuz evde çalışırken, siz veri hattı üzerinden cep telefonunuzla dışarıdan da sayısal telsiz ağlarına ulaşabilirsiniz. Bu uygulama, DMR, D-Star, YSF, P25 ve NXDN kiplerini desteklemektedir.

Bu konudaki geniş bilgiyi DVSwitch mobile grubunda bulabilirsiniz. 


RPi-3  üzerinde çalışan DVSwitch sunucusu

Android telefonda çalışan DVswitch istemcisi

DVSwitch mobile uygulmasının kurulumu ile ilgili Türkçe bilgiyi https://qsl.net/ta2ei adresindeki "Android Cep Telefonları ile ağ üzerinden çalışan DMR alıcı - verici sistemi" başlıklı yazıda bulabilirsiniz.
Uygulamanın kısa bir videosunu buraya tıklayarak seyredebilirsiniz.

3) DVPi
DVPI uygulamasının ekran görüntüsü

KD8CEC çağrı işaretli ABD'li bir amatör telsizcinin hazırladığı DVPi uygulaması, DMR ve D-Star kiplerini destekliyor. 
Bir DVSwitch sunucunuz varsa, ikinci bir RPi ve bir dokunmatik LCD ekranla DVPi devresini kurabileceğiniz gibi, DVPi uygulaması ile DVSwitch sunucu uygulamasını aynı RPi üzerinde de çalıştırabiliyorsunuz. Konu ile ilgili geniş bilgiyi http://www.hamskey.com/search/label/dvpi adresinde bulabilirsiniz.
Yukarıdaki ekran görüntüsü, DMRStation uygulamasında, DMRStation yazılımı yerine DVPI yazılımı yüklü bir SD kart takılmasıyla elde edilmiştir.
Uygulamanın kısa bir videosunu buradan seyredebilirsiniz.


4) Dudestar - Güncelleme var 25 Temmuz 2022
Windows ve Andriod işletim sistemlerinde çalışan bu uygulamada, herşey yazılım ile hallediliyor. Andoid uygulaması, Droid Star ismiyle Google Play'de bulunuyor.
Windows çalıştırılabilir sürümünü ise http://www.dudetronics.com/ adresinden indirebilirsiniz. TX özelliği de eklenen yeni sürüm henüz çok kararlı çalışmıyor.
 Ancak yazılım çok sık güncelleniyor. Eğer bu alanda çalışmalar sürdürülürse yakın bir gelecekte sayısal telsizlere para verip kimse almayacak.
Droid Star için ek not: Driod Star'ın yeni sürümlerinde, sayısal ses kodlama ve çözme için kullanılan bir "vocoder" eklentisi gerekiyor. Driod Star'daki "Settings" sekmeside Vocoder URL adres kutucuğuna, telefonunuzun işlemcisi;
32 bit ise:
http://pizzanbeer.net/plugins/vocoder_plugin.android.arm
64 bit ise:
http://pizzanbeer.net/plugins/vocoder_plugin.android.arm64
Yazıp "Download vocoder" kutucuğuna tıklayarak ilgili vocoderi indirmeniz gerekiyor.

 

5) BlueDV
PA7LIM çağrı işaretli Hollandalı amatör telsizci tarafından yazılan bu uygulamanın, Android, Linux ve Windows sürümleri bulunuyor. Uygulama, donanım olarak bir AMBE vocoder de gerektiriyor. Uygulamaya, http://www.pa7lim.nl/bluedv/ adresinden ulaşabilirsiniz.

6) Peanut
Yine PA7LIM tarafından yazılan ve Andorid ve Windows sürümleri olan bir sayısal telsiz uygulaması. Uygulamaya, http://www.pa7lim.nl/peanut/ adresinden ulaşabilirsiniz. 

23 Ekim 2020 Cuma

Türkiye'de amatör telsizcilik

 Amatör telsizciliğin geçmişi konuşulurken, "Amatör telsizciler, II. Dünya Savaşı'nda ABD ordusuna şu kadar muhabereci verdiler" gibi konunun "mânâ ve ehemmiyetini" belirten "uyarıcı" sözler yanında, EME haberleşmesini ve SSB tekniğini amatör telsizcilerin bulduğu gibi "iftihar sebebi" sözler de edilir. Amatör telsizciliğin ve amatör telsizcilerin önemi inkâr edilemez. Ülkemiz, uzun yıllar yasaklayıcı bir kanun hükmü yüzünden amatör telsizcilike tanışamadı. Bu gecikmenin, Ülkemiz amatör telsizciliğinin gelişme noktası açısından negatif bir unsur olduğu açık olmakla birlikte, acaba tek sebep kanunî engel miydi diye düşünmeden de edemiyorum.

Eğer amatör telsizcilik yanında diğer elektronik projelerine de ilgi duyuyorsanız, internette yapacağınız araşırma esnasında Türk amatörlerine ait pek az bilgi, proje ve uygulamaya rastlarsınız. Anlı şanlı amatör telsizcilik derneklerinin ne yaptığı, amatör telsizcilerimizin "parayı bastırıp" aldıkları cicileriyle yaptıkları sohbetler hâricinde neler yaptıklarını ben hep merak etmişimdir. Bu arada, bütün derneklere de haksızlık etmemek gerekiyor. Mesela bir grup amatör telsizci tarafından kurulan TAMSAT Amatör Uydu Teknolojileri Derneği'nin uydu teknolojisi ve diğer konulardaki çabalarını takdir etmemek mümkün değildir. Bunların içinde özellikle de Aselsan telsizleri için yeni bir kontrol sistemi oluşturma çalışmasını eli öpülesi bir çaba olarak görmek gerekiyor. Elbette çalışan, çabalayan başka dernekler de vardır, ama bu çalışmaların sonucunda ne ortaya çıkıyor, ortaya çıkan ürünler internet üzerinden diğer amatörlerin yararlanmasına açılıyor mu sorusunu hâlâ haklı olarak soruyorum.

Bâzı forum sitelerinde ufak tefek kıpırdanmalar hissediliyor; bunların da bir kısmı "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." yollu ululama bekleyenlerin böbürlenme vasıtası olmaktan öteye geçemiyor. Emeğe, haklara saygı yok denecek kadar az. Bir amatör yazıyor mesela, "bu çalışmanın şurasını da şunlardan aldım, tabii haber vermeden" diye. Hani bir söz vardır "Şecaat arzederken merd-i Kıpti sirkatin söyler" diye, tam o hesap.

Teknik değerlendirmeler, ölçümler, tesler, test sonuçları yok böyle bir şey.. Birisi tutup bir DDS devresi kuruyor (kuruyor diyorum, zira başkasının çalışması) sonra da yazıyor "aman şu kadar başarılı, bu kadar güzel.." diye. Hiç kimse de sormuyor "yahu bu DDS kaç bitlik bir sentezleme yapıyor, harmonikleri hangi seviyede, spur durumu nedir" diye.. Hep aynı tepki... "Tebrikler ... bey güzel bir çalışma olmuş." Tam bir "körler sağırlar, biribirini ağırlar" durumu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Oysa yabancı amatörlerin durumu çok farklı.. Üretiyorlar, ürettiklerini paylaşıyorlar, çalışmalarının teknik detaylarını, mahzurlarını yazıyorlar ve en önemlisi bir soru sorulduğunda yardıma hazır oluyorlar. Biz neden üretemiyoruz, biz neden paylaşamıyoruz, biz neden yardımlaşmıyoruz anlamak zor.

Gerçi paranız bolsa, her cihazı yurtdışından rahatlıkla getirtebiliyor, sonra bu cihazlarla "hava atabiliyor"sanız, niye uğraşacaksınız yok devreymiş, yok hesapmış, yok kitapmış, yok yazılımmış böyle şeylerle uğraşmaya...

Adınız nasılsa "amatör telsizci..

AMATÖR TELSİZCİLERDEN İNCİLER

Amatör telsizci olmasına oluyoruz da, ah bir de sâdece bildiğimiz konularda kalem oynatsak, fikir beyan etsek... Ne gezer, dedim ya resmen ve belge ile "amatör telsizci"siniz artık. Siz bilmeyeceksiniz de kim bilecek bu alandaki konuları! Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken bir hocam demişti ki "Saçmalama hakkı herkese aittir." Buna da tamam, isteyen istediği gibi konuşsun, yaszın, çizsin; ama başkaları bunları "ilmî gerçek" gibi okuyor, bunlara göre amel ediyor ve hatta başkalarına da bunları öğretiyorsa? Bu konuyla ilgili olarak aşağıda, amatör telsizciler tarafından kalem alınmış bâzı mesajlardan alıntılar ile, bir derneğin hazırladığı amatör telsizcilik kitabı"ndan "seçmeler" bulacaksınız. Alıntılar kırmızı renkte gösterilmiş, açıklaması ise altında yapılmıştır.

[Gürültü] Genlik modülasyonlu sinyaller ile yapışık gelen,statik,atmosferik,elektikli aletlerin yaydığı kaotik frekanslardır. Genlik modülasyonlu sinyalin bant genişliği orta dalgada 9 KHZ olması yada CB'de 10 KHZ olması bu parazitlerin oluşturduğu gürültüleri işitiyoruz.SSB'nin de genlik mod olması ancak bant genişliğinin 1KHZ veya daha az olması nedeniyle etkilenmiyoruz.

SSB modülasyon türünde (J3E) bant genişliği 1 kHz değil 3 kHz’dir. Ayrıca, Atmosferik gürültü (QRN)  ve evremizdeki insan yapısı cihazların yaydığı gürültünin (QRM) bant genişliği ile doğrudan bir ilgisi yoktur. QRN) veya QRM SSB tekniği ile haberleşmeyi de etkiler.

bir DDS kiti kondansatörsüz normal çalışırken, diğer bir tanesi osilasyon yapabiliyor.

DDS, “Direct digital Synthesis” demektir ve asıl amacı dalga sentezlemek, bir başka deyişle  osilasyon yapmaktır. Bu ifadeden, normal çalışan (yani osilasyon yapan) bir DDS’in osilasyon yapmadığını anlıyoruz ki akla ve mantığa ters. Kasdedilmek istenilen, besleme devresinde osilasyon oluşmasıdır.

Ancak alıcı-verici devrelerin temeli aynı. Yani tamamı "super heterodin" denilen teknoloj. Nasıl bir uygulama yaparsanız yapın mutlaka "super heterodin" devre teknolojisini kullanacaksınız.

Tabiki çok basit devrelerde birkaç sistem var, onlar önemsenmeyecek basitlikte.

Bu cihazların üretim dehaları "Kenwood, Yaesu" v.s. mucit ve olağanüstü mühendisleri dahi "super heterodin" sisteminin üzerinde bir sistemi henüz bulamadılar.

1) Süper heterodin tekniği esas olarak alıcılarda kullanılan bir karıştırma ve ara frekans üretme tekniği olup vericiler için söz konusu değildir. Olsa olsa ara frekans elde etmek değil, bir vericiyi istenilen banndda çalıştırabilmek için bir karıştırmadan söz edilebilir, o kadar.

2) Hiçbir alıcı için süper heterodin tekniğini kullanmak zorunlu değildir.

3) Bahsedilen firmaların “mucit ve olağanüstü mühendisleri” artık sayısal sinyal işleme tekniği ve SDR kullanıyorlar.

IF 10Mhz için hayal frekans:  Rf+2IF  ;     Rf=7Mhz    2x10Mhz  ;     7+2x10=27 Mhz civarı hayal frekans oluyor ve 7Mhz lik alıcıda bu yayınlar güçlü olarak dinleniyor. Ya ikinci IF olarak genellikle 455Khz kullanacağız, ya Girişe çok seçici bant geçiren filtreler kullanacağız, yada benim yaptığım gibi 10Mhz lik IF yerine 4915Khz lik IF kullanacağız.

Bir süper-heterodin alıcıda, lokal osilatör frekansı, alış frekansı+ ara frekans (üstten karıştırma) veya alış frekansı- ara frekans (alttan karıştırma) olacak şekilde seçilir. Hangi karıştırma yolunu seçerseniz seçin ve hangi IF’i kullanırsanız kullanın –az ya da çok- bir hayal frekans olacaktır.

Günün 24 saati bir Amatör Telsizcinin vazgeçilmez yaşam dünyasıdır. ... Can ve mal güvenliği ile ülke çıkarlarının korunması konularında gerekli tüm kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya tüzel kişilerle doğrudan temasa geçebilir.

Girişten bir şey anlamadım ama, sakın ola ki “amatör telsizciyim, can ve mal güvenliğini ve ülke çıkarını koruyorum diye her gerçek kişiyle doğrudan temasa geçme hakkına sahibim” demeyin, sonuçları kötü olabilir.

CTCSS (DUYMAALTI TON KONTROLLÜ SİSTEMLER)

67 Hz - 250 Hz arası sesleri insan kulağının duymamasından hareketle ...

İnsan kulağı, 20 Hz’in üzerindeki sesleri –ideal olarak 20 kHz’e kadar- duyabilir. Dolayısıyla, 67 Hz ilâ 250 Hz arasını DUYAR. Bu tonların oldukça düşük seviyede sinyale eklenmesi ve ses frekans güç kuvvetlendiricisinin girişindeki filtre karakteristiğinden dolayı ve oldukça düşük seviyede enjekte edilen bu tonları kullanıcının "işitememesinden" dolayı, tanımlarken “sub-audible” ifadesi kullanılır.

3222 sayılı kanun sebebi ile 1983 yılına kadar yurtdışında ikamet eden ve yurtiçinde resmi kurumlarda çalışan TRAC üyelerinden başka radyo amatörlüğü yapan yoktur.

1983 yılından önce “resmi kurumlarda” amatör telsizcilik faliyeti yapılamayacağı gibi, yapıldığı kabûl edilecek olsa bile bu hak sadece bir derneğe tanınmış olamaz.

İnfraruj Led : İnfraruj led, normal ledin birleşim yüzeyine galyum arsenid maddesi katılmamış halidir. Yani görünmez (mor ötesi) ışıktır.

İnfra “alt”, ultra “öte” anlamlarına gelir. Dolayısıyla infraruj, “kızılaltı” demektir. (Kızılötesi yanlış kullanımdır.) Mor ötesi ise ultraviyoledir. Dolayısıyla infraruj mor ötesi değildir.

Foto transistörün normal transistörden tek farkı, kollektör ile emiter arasından geçen akımı beyz ile değilde, beyz ile kollektörün birleşim yüzeyine düşen mor ötesi ışıkla kontrol ediliyor olmasıdır.

Foto transistör, ışık ile uyarılan bir transistör türüdür. Yapımına göre bu ışık görünen ışık, kızılaltı veya morötesi olabilir.

144 - 148 MHz (2m) Bandı

222 - 225 MHz (135 cm) Bandı

 ITU 1. Bölgede yer alan Türkiye'de 2 m. Bandı 144-146 MHz arasını kapsar. Ayrıca Türkiye’de 135 cm. band diye bir amatör band da yoktur.

NASIL AMATÖR TELSİZCİ OLDUM? (YA DA OLAMADIM)

Ben bir köy çocuğuyum; ağzımda gümüş kaşıkla doğmadığım gibi hiç bir zaman "tuzu kuru" kategorisinde de olmadım.

Sene 1965. 5 yaşındayım. "Alamancı" olan büyük ağabeyim babama NECKERMANN marka bir "çanta radyo" getirmişti.  O yıllarda radyo, büyük, oldukça büyük bir "şey"di. Neredeyse kendisi kadar büyük pilleri olurdu.

Philips lambalı radyo


Neckermann radyo  

    

4.5v'luk yassı pil    

İşte büyük piller..      


Neckermann radyonun ark kapağı

                                                                                                           

Mesela, Çanakkale gazisi dedemlerin evinde Philips marka bir radyo vardı. Yukarıda resmi olan radyoya benzeyen bu radyo, büyüklüğü, ağırlığı, pilleri ve belki de en önemlisi ehemmiyeti ve kıymeti sebebiyle, bir rafta sâbit dururdu. Arkasında, lambaların anot gerilimini sağlamak üzere dikdörtgen prizması şeklinde bir pil bloğu ile flaman akımını sağlayan büyüüük silindirik iki pil vardı. Uzunluğu 50 cm., yüksekliği 35 cm. ve derinliği de 20 cm. civanındaki bu "dev"in yanında, 26,5 cm uzunluğu, 18 cm. yüksekliği ve 8,5 cm. derinliği ile Neckerman markalı bu radyo küçük kalıyordu. Üstüne üstlük o kocaman pil bloğu ve devasa iki silindirik pile de ihtiyaç yoktu. 2 adet 4,5v'luk yassı pille (en üstte sağdaki resim) çalışan bu radyo TAŞINABİLİYORDU!

Görece kıymetli eşyalarını Anadolu insanı bir kılıf içine koyar ki başına bir iş gelmesin, yıpranmasın diye. İşte bu yeni çıkan radyolar için de bezden çantalar dikiliyor ve radyo içine konuluyordu. Bu yüzden de adı "çanta radyo"ya çıkmıştı. Herneyse, bu çanta radyo hayatımın -neredeyse- bütününü değiştirdi.

Evet, 5 yaşındaydım ve bir çocuğun düz mantığı içinde sorulara cevap buluyordum: Radyoda o kadar insanlar konuşuyor, türkü söylüyorlardı. Hatta zaman zaman babam radyoyu karıştırırken lisanlarını anlamadığım insanlar da konuşuyordu bu radyoda. O halde bu radyonun içinde bir sür insan olmalıydı; öyle ya, sesleri geldiğine göre o "kutunun içinde" olmaları gerekiyordu.

Meraktan çatlıyordum, zira radyo küçüçüktü ve şu sorunun cevabını bulmalıydım: O kadar insan bu kutuya nasıl sığıyordu? Çok kısa bir süre sonra cevabını bulmuştum elbette! O insanlar minicik olmalılardı. Böylece bu soruyu da atlatmış iken, bir başka soru takılmıştı aklıma: Peki ama bu kadar çok insan ne yiyor, ne içiyorlardı? Öyle ya, minicik insanların sesi her gün duyulduğuna göre yaşıyorlardı ve yiyip içiyorlardı. Bu sorunun cevabını da çok geçmeden bulmuştum: "Ben küçüğüm, erkenden uyuyorum, annemle babam ben uyuduktan sonra yiyecek ve içecek veriyorlardır."

Bütün sorularıma çocuklara mahsus düz mantıkla cevap bulmuştum; ama bu "küçücük insanları" görmek düşüncesi bir sivilce gibi başlayıp bir çıbana dönüşüyordu beynimde. Bu minicik insanları görmeliydim!

O yıllarda oturduğumuz evimizin altında -çeşitli amaçlarla kullanılan- mağaralar vardı; ki biz bu mağaraların bir yeraltı şehrinin parçası olduğunu çook yıllar sonra öğrenecektik. Bu mağaralarla ilgili ortalıkta bir sürü "alacakaranlık kuşağı" hikayeleri dolaştığı için, evde yalnız kalmaktan çekinir, korkardım. İçimde bu korku ile merakın yarışı başlamıştı. Bir gün merak galip geldi ve annemin bir iş için evde olamayacağı, kardeşilerimin de dışarıda olduğu bir gün evde yalnız kalmak istedim. Heyecanla annemin gitmesini bekledikten sonra, evin dış kapısının mandalını sürgüleyip kapıyı kilitledim, bir çay kaşığı aldım ve radyonun arka kapağındaki tek vidayı açtım.

O da ne?!! Radyonun içinde insanlar yoktu! Ama nasıl olabilirdi bu? Seslerini duyuyordum. Beynim son sürat çalışmaya başladı.. O yıllarda üretilen radyoların ara frekans transformatörleri oldukça büyük olurdu ve etrafı bir metal kutuyla ekranlanırdı. Bu radyonun içinde de irice birkaç metal kutu vardı. Sesi duyulan insanları göremediğime göre bu insanlar olsa olsa bu metal kutuların içinde olabilirlerdi. Hem ilk yasak iş denemem olduğu, her radyoya zarar veririm düşüncesinin doğurduğu korku ve hem de yakalanmak riski yüzünden radyonun kapağını kapatıp vidaladım. O günden sonra gittikçe artan merakımla korkumun savaşı başladı beynimde. Bu savaş içinde ben tekrar evde yalnız kalmanın yollarını aramaya koyuldum. Bir gün istediğim fırsatı yakaladım. Tekrar kilitleme ritüelimi gerçekleştirip aldım çay kaşığını elime, açtım tek vidayı. İşte küçük insanların evi olan metal kutular karşımda idi. Metal kutuyu tutan tırnaklı telleri kenara ittirmeyi akıl ettim ve hoooop metal kutuyu kaldırdım. Aman Allahım! O da neydi? Kutunun içinde insan yoktu! Derhal diğer kutuları da açtım ve hiç birinde insan olmadığını gördüm. Hayallerim mi yıkılmıştı, düşüncelerim mi iflas etmişti bilemiyorum; ama  çocuk beynimi  uğultular, şaşkınlık, hayret, korku, endişe, merak ... velhasıl onlarca değişik his doldurmuştu. Peki ama ... ama ... nasıl yani... nasıl olur... neredeler... bu sesler nereden geliyor... gibi sorular biribiri ardına beynimi istila etmeye başladılar. Bu işi öğrenmeliydim, sebebini, nasılını, niçinini.. işte o gün başladı bendeki amatör telsizcilik merakı, inanması zor ama 5 yaşımdayken ve yarım asırdan fazla bir süredir devam ediyor.

ACABA AMATÖR TELSİZCİ OLABİLDİM Mİ?

İşte burada başlıktaki konu gündeme geliyor. Acaba bir amatör telsizci olabildim mi? Amatör telsizci olmak, ilgili kamu otoritesinin açtığı sınavda başarılı olup belge almakla tamama eren bir statü müdür? Yoksa amatör telsizcilik bir statüye girdikten sonra, belli faaliyetlerle bu statüyü devam ettiren, ilerleten bir süreç midir? Şahsî kanaatim bir süreç olduğu yolundadır. Bu açıdan baktığımda, amatör telsizci olup olmadığımı hep soruyorum kendi kendime.

....

Bu boşluğu siz doldurun; kendinizi düşünerek, kendi yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı düşünerek.

 

 

 

VLF, LF ve MF

Frekans spektrumunda 3 kHz'den 30 kHz'e kadar olan kısım VLF (Very Low Frequeny - Çok alçak frekans) olarak; 30-300 kHz LF (low frequency alçak frekans) olarak ve ve 300 kHz ilâ 3 MHz arası da MF (medium frequency - orta frekans) olarak adlandırılır. 

Bu bantlarda çok ilginç yayınlar vardır.
VLF frekansları, uzun mesafe haberleşmesinde sıkça kullanılmaktadır. Özellikle bu dalgaboyundaki elektromanyetik dalgaların deniz suyundan geçebilmesi sâyesinde denizaltı haberleşmesinde kullanılmaktadır. Yine aynı sebeple, 11 ilâ 14 kHz arasında Rusya tarafından ALPHA navigasyon sistemi; 40 kHz, 50 kHz, 60 kHz, 77.5 kHz frekanslarında atomik saat vericileri, 100 kHz'de LORAN navigasyon sistemi işletilmektedir.

FREKANS (kHz)ÇAĞRI İŞARETİYERÜLKE
25RAB-99Khabarovsk 48° 30'N 134° 50'ERusya Federasyonu
25RJH-63Krasnodar 44° 46'N 39° 34'ERusya Federasyonu
25RJH-90Nizhni 56° 11'N 43° 57'ERusya Federasyonu
25RJH-77Arkhangelsk 64° 22'N 41° 35'ERusya Federasyonu
25RJH-86Bişkek 43° 03'N 73° 37'EKırgızistan
25RJH-69Molodechno 54° 28'N 26° 47'EBelarus
40JJYMiyakoji 37° 22'N 140° 51'EJaponya
50RTZIrkutsk 52° 26'N 103° 41'ERusya Federasyonu
60JJYFukuoka 33?27'56"N 130?10'32"EJaponya
60 WWVBFort Collins 40° 41’ N, 105° 02’ WAmerika Birleşik Devletleri
60 MSFAnthorn 52° 22'N 1° 11'WBirleşik Krallık
66,6RBUMoskova 55° 44'N 38° 12'ERusya Federasyonu
77,5 DCF77Mainflingen 50° 00'N 9°00'EFederal Almanya
162TDFAllouis 47° 10'N 2° 12'EFransa

VLF ve LF bantlarında çalıştırılan atomik saat vericilerinin listesi

(HF frekanslarında işletilen atomik saat vericileri ile ilgili bilgiyi https://www.meinbergglobal.com/english/glossary/time-signal-transmitter.htm adresinde bulabilirsiniz.)

153 kHz ilâ 279 kHz arasında ticarî uzun dalga radyo yayınlarının yapıldığı LW (long wave - uzun dalga) bandı, 200 kHz ilâ 480 kHz arasında havacılıkta kullanılan NDB (non directional beacon) yayınları vardır. Nihayet 530 kHz ilâ 1600 kHz frekanslarında da ticarî orta dalga MW (medium wave - orta dalga) bandı yer almaktadır.
Uzun ve ortadalga radyo yayıncılığı -Türkiye gibi- bâzı ülkelerce terkedilse de, Birleşik Kırallığın BBC radyosu (198 kHz), Fransanın France Inter radyosu (162 kHz), Almanyanın Deutschlandfunk (153 kHz) ve Deutschlandradio Kultur radyosu (177 kHz), muhtelif Rusya ve diğer ülkelerin radyoları uzun dalgada elan yayınlarını sürdürmektedir.
Aynı şekilde orta dalgada da pek çok ticarî radyo yayını bulunmaktadır.

22 Ekim 2020 Perşembe

Amatör Telsizci Kimdir / Kim Değildir

 AMATÖR TELSİZCİ KİMDİR? 

Amatör Telsizci:

- "İnsan" olan kimsedir

- Bilgilerini paylaşan kimsedir

- Nezaket sâhibidir

- Dengelidir

- Millî güvenlik değerlerine saygısı olan ve koruyan kimsedir.

- Sivil savunmanın içinde olan kimsedir.

- Basit de olsa bir cihaz yapabilen kimsedir.

(Bir cihazın “en son modelini” satın alabilse ve alsa bile, oturup basit de olsa bir telsiz alıcısı veya vericisi veyâ bir akü doldurma cihazı vs... yapar)

- Bilgisini kalıcı şekilde yayan kimsedir.

( bilgilerini, bir gün toprak olacak kafasında saklamak yerine kitap yazarak, internette yayınlayarak vs. yollarla kalıcı olarak Başka insanlarla paylaşır.)

- Etnik yapısını veya sâhip olduğu -felsefî, dinî- değerleri amatör telsizcilik faaliyeti için kriter olarak almayan kimsedir.

 

 

AMATÖR TELSİZCİ KİM DEĞİLDİR?

 

- Amatör telsizcilik derneklerini amatörlük dışı her türlü faaliyet için kullanan kimse amatör telsizci değildir.

- Mensup olduğu etnisiteyi, yapıyı, veya değerleri küçümseyen kimse amatör telsizci değildir.

- Dindar olmanın amatörlükle bağdaşmadığını düşünen kimse amatör telsizci değildir.

- Kendisinden daha elverişsiz şartlar sâhip olanları küçümseyen kimse amatör telsizci değildir.

- Alkolün etkisiyle bozulmuş algılarına dayanarak karar veren kimse amatör telsizci değildir.

- “Pahalı oyuncaklarıyla” şehir içinde “chat” yapan kimse amatör telsizci değildir.

 

İletişim bilgisi

 Zaman zaman -benim çok az kullandığım vasıtalarla- ileti göndererek benimle iletişime geçmek isteyenler olduğunu görüyorum. Bana şu e-posta...