29 Aralık 2024 Pazar

Hanımların yakınması, kapı zili, saat ve VFD'ler

 Elektronikle uğraşan herkesin ortak bir problemi vardır sanırım. Kocaları ya da hanımlarının şikâyetleri. Benim için de durum farklı değil elbette. Hanım dep der ki "Yıllardan beri elektronikle uğraşıyorsun, bir kapı zili bile yapmadın!" Bu "haklı" eleştiriden bir nebze olsun kurtulmak için kendisine bir saat yapmak istedim. Sonuçta zamanımızda hazır modüller ile işler daha kolay... Bir TM1637 4 dijit sayıcı modülü, bir ESP8266 (NodeMCU) ile zaman bilgisini internetten alan bir saat yaptım. 

Beni kurtaran saat

Bu arada, saat bahsi açılınca bir malzeme kutusundan elime seneler önce yapılmış bir saat devresi geçti. Hani yaşı ellinin üzerinde olanların hatırlayacağı MM5316 tümdevresiyle yapılmış olanlardan.
Yıllar öncesinden bir esinti: MM5316'lı saat devresi

MM5316, saat işaretini şebeke elektriğinden alır. E mâlum şehir şebeke elektriği ya bizim Ülkemizde ve Avrupa'da olduğu gibi 50 Hz, ya da Amerikanya'da olduğu gibi 60Hz frekansa sâhiptir. Başta ben de saat devresini öyle kurdum. Ama ikide bir kesilen elektrik sebebiyle saati her elektrik kesintisi sonrasında yeniden âyarlamak gerekiyordu. Bunun için MM5369 tümdevresinin ürettiği 50HZ'lik işâreti kullanmaya başladım. MM5316 vakum fluoresans tüplerle (VFD) çalışman üzere tasarlanmıştır. Ama VFD bulmanın -ve kullanmanın- zorluğundan dolayı bizler 7 parçalı LED gösterge (7 segment LED display) kullanmıştık. İşte yukarıdaki fotograf bu tarih öncesi devreye ait...
MM5316'nın VFD'li uygulama şeması (National'den)

Bu saat devresi ortaya çıkınca aklıma VFD'ler geldi. Vakti zamanında elime geçen VFD'leri yumuşak kağıtlar içine sararak saklamışım.
VFD tüpler
VFD tüpleri kullanmak zordur. Birkaç voltluk bir filaman gerilimi, ızgara (grid) ve anotlar için 25v civârında bir başka gerilim gerektirirler. Hassas bir cam tüp içindedir bu tüpler -veyâ göstergeler- kolayca kırılabilirler ve en kötü özelliklerinden birisi de -diğer gösterge türlerine göre görece kısa- belli bir kullanım ömürleri olmasıdır. Bütün bu kötü özelliklerine rağmen bir güzel yönü vardır VFD'lerin ışıl ışıl parıldarlar. Başka renkte üretetilebilse de çoğunlukla fosfor yeşili olan renkleri pek hoştur. 
Sanırım VFD'lerin en kötü yanlarından birisi de veri noksanlığıdır. Pek çok tipin verisini bulmak çok zordur. Bu konu üzerinde düşünürken Youtube'da bulduğum bir video çok açıklayıcı ve yardımcı oldu bana.
Elimdeki VFD'leri "öğrenmek" için bir yardımcı devre kurdum. Bu devrede, iki adet "kart modül" kullandım. Birisi 5v'luk gerilimi düşüren, diğeri 28v'a kadar yükselten iki devre. Her ikisi de âyarlı. 
VFD'nin çalıştırılması
Buradaki en önemli hususlardan bir tânesi filâman geriliminin belirlenmesidir. Yukarıdaki şematize çizimde filâman gerilimi (Vf) 3v olarak gösterilmiştir. Ancak sizin elinizdeki VFD'nin filâman Vf'si değişik olabilir. Bunun için -yukarıda bağlantısını verdiğim videoda çok iyi gösterildiği gibi, 1v'tan başlayıp 0.1v'luk adımlarla gerilimi 3v'a kadar yükseltmek, bunu yaparken de her bir adımda filâmanı gözlemek olacaktır. Filâmanın "hafifçe kızarmış" olması kâfi gerilim seviyesidir. Bu testi mutlaka gece vakti yapın ki, ortam ışınını kapatarak filâmanın durumunu gözleyebilesiniz.
GPS üzerinden veya internet üzerinden aldığı işâretle çalışan çok hassas saatler yapmak artık çok kolay olsa da, -yaşımın gereği gâliba- bu eski MM5316'lı saat devresini VFD kullanarak "canlandırmak" düşüncesi dolaşıyor içimde.
Yaptığımda buradan paylaşacağım.

15 Aralık 2024 Pazar

ESPRESSIF'in İşlemcileri -ve saz arkadaşları-

 PIC ismini ilk duyduğum zamanları hatırlıyorum.. Aman ne büyük olaydı. Küçücük bir tümdevrede acaip bir mikrokontrolcü vardı. Üstüne üstlük bir de PicBasic, Proton gibi BASIC dilleriyle programlanabildiğini düşününce...

Aradan bir zaman geçti. Birileri Atmel'in ürettiği ATMEGA328 işlemcisi etrafında kurulmuş Arduino diye birşey îcat ettiler. Bu işin meraklıları ve Adafruit gibi profesyonel firmalarca hazırlanan hazır kütüphâneler sâyesinde Arduino ile pek çok şeye hükmetmek daha da kolay hâle geldi. 

Sonra IoT (Internet of Things) nesnelerin interneti denilen şeyle herşeyin rengi değişmeye başladı. Artık pek çok âlet edevatı internet üzerinden uzaktan okumak, kontrol etmek mümkün hâle geldi. IoT konusunda "batılılar" biraz geride kaldılar. Burada işin lokomotifi olma görevini  uzakdoğu firmaları üstlendiler. Bunlardan birisi -hatta ilk sırada olanı- Çin'li Espressif firması. Bu Firma,  önce WiFi destekli, sonra da hem WiFi hem de BT destekli olarak işlemciler üretmeye başladı. ESP8266 ve ESP32 işlemcilerinden söz ediyorum.

ESP8266, 160 MHz hızında çalışan 32 bitlik bir işlemci ile, ESP32 240 MHz'de çalışan çift çekirdekli işlemcisi ile arzı endam etti. Bu işlemcileri ve flash bellek gibi yan elemanları birarada barındıran modüller olarak da piyasaya sürülen Espressif işlemcileri bir de DevKit (geliştirme kiti) denilen bir küçük PCB üzerine oturtulup, gerilim regülatörü ve USB arabirim tümdevresi de ilâve edilince ortaya gerçek canavarlar çıktı.

ESP8266 modülü


ESP8266 modülünü barındıran ESP8266 devkit


  
ESP32 modülü 

ESP32 modülü 'nün açılmış hâli (https://electronupdate.blogspot.com/ adresinden)

ESP32 modülünü barındıran ESP32 devkit

Bu geliştirme kartlarının bu kadar çok revaçta olmasının sebebi özellikleri kadar fiyatı

Arduino Nano IoT'in fiyaı 23,2 Euro.(15.12.2024 kuru ile 851,44 TL) Elbette yurt dışı fiyatı bu. Türkiye'de satış yapan bir yer buldum, 1.439 TL! 
Oysa ESP32 devkit'in fiyatı 200-250 TL bandında! Batılılarda IoT özellikli kartlar içinde uzakdoğo ile rekabet edebilecek tek kart Raspberry Vakfının ürettiği Raspberry Pico W. (300-400 TL bandında).

ESP32 ve SAZ ARKADAŞLARI 
Ellerinde ESP32 gibi maharetli bir işlemci olan Çinliler hiç durur mu! Hemen "yan üretimler"e geçtiler.
Lilygo firması, ESP32 işlemcisi ile LoRa modüllerini tek bir kartta birleştirerek işe başladı. 



Lilygo TTGO LoRa kartı

UCUZ SARI GÖSTERGE (CHEAP YELLOW DISPLAY) - CYD
Akıllı bir "sarı" vatandaş, ESP32 işlemcisi ile bir TFT göstergeyi bir kartta biraraya getiriyor ve CYD efsânesi başlıyor. Bu kartların PCB'sinin koruyucu maskesinin sarı renkte olması ve batılı gâvur kardeşlerimizin parası ile birkaç dolara satılıyor olması hasebiyle bu ikiliye batılı gâvur kardeşler kısaca CYD demişler. Deyiş o deyiş. Lehim maskesi turuncu da olsa başka renkte de olsa CYD diye biliniyor. Bu kartların birkaç türü var. Ama çoğunluğu aşağıda görüldüğü gibi. Gösterge olarak -çoğunlukla- ILI9341 sürücüsünü kullanan, 320x240 çözünürlükte TFT ekran kullanılıyor. Ekran ayrıca rezistif dokunmatiğe de sâhip. Bu arada hemen ilâve edeyim, bu ikilinin kapasitif dokunmatik özelliğe sâhip olanları da üretiliyor; tabii biraz "az ucuz" olmak kaydıyla.


CYD'nin üstten ve alttan görünüşü.
Kart üzerinde ayrıca bir mikro SD kart yuvası, bir RGB led, bir ses frekansı güç kuvvetlendiricisi (amplifikatör) bulunuyor. 
Bu kartla yapılmış pek çok uygulama bulmak mümkün. En basitinden, bir hoparlör kullanılarak bu kart ile komple bir internet radyosu yapmak mümkün. (Bunun için yoRadio sayfasını ziyaret etmenizi öneririrm.)
CYD üzerine kurulmuş internet radyosu


Bir başkası, bu CYD kartının eciğini cücüğünü çıkarmış. https://github.com/witnessmenow/ESP32-Cheap-Yellow-Display/tree/main sayfasını da ziyaret etmenizi öneriririm. Bu sayfada CYD ile yapılmış uygulamalardan bâzı örnekler de belirtilmiş. 

21 Ekim 2024 Pazartesi

Amatör telsizcinin kafa çalışma frekansı

 Ülkemizde amatör telsizcilik derneklerinden bâzıları biribirilerini kötüleye dursunlar, dünyada amatör telsizcilik hiç de Ülkemizdeki gibi gitmiyor. Daha önce de yazmışımdır, internet üzerinde proje paylaşan ülkeler arasında Ülkemiz telsizcileri çok ama çok gerilerdedir. Bırakın proje oluşturup paylaşmayı, bizim bâzı "amatörlerimiz" yaptıkları çalışmaları sır gibi saklarlar.

 Bâzıları başkasının çalışmasını kendi çalışması gibi yutturmaya çalışır.

Bâzıları kendisine "hediye" telsiz" gelince amatör telsiz cihazı üretiminden çekilir. 

Bâzıları kendisi gibi düşünmeyenleri tahkir edici sıfatlarla aşağılamaya çalışır. 

Bâzıları kendi zevklerini amatörlüğün alfabesi olarak sunar. 

Bâzıları sisli kafalarla "puroce" üretmeye çalışır.

 Bâzıları uydudan başka kuş tanımaz havalarında kendince seçkincilik taslar. 

Bâzıları "iyi İngilizce konuşamayan" amatörlerden utanarak aşağılık kompleksini belli eder.

Bâzıları başkalarını aşağılamayı "ilerici(!) amatörlük" zanneder.

Hayır, gerçek amatörlük bunlardan hiç birisi ile bağdaşmaz.

Gerçek amatör ırk, dil, din, felsefî inanç farkı gözetmez. 

 Gerçek amatör yardım eder, paylaşır, 

Gerçek amatör bölmez, birleştirir.

Gerçek amatör kendi insanından utanmaz, 

Gerçek amatör cehaletini saldırarak gizlemez, 

Gerçek amatör ÜRETİR.

Gerçek amatör "ÜFÜRMEZ", yalan yanlış şeyleri yazmaz.

Gerçek amatör aydınlatır.

Velhâsıl gerçek amatör insan gibi insandır.



10 Ekim 2024 Perşembe

Si4732 ile "Minyatür" DEV Alıcı

Son güncelleme: 23.11.2024
Gerçekleştirdiğim cihaz

Alıcılar hakkında yazdığım yazılar ve gerçekleştirdiğim devrelerden anlaşılacağı üzere bir "alıcı sever"im. Silabs (Şimdilerde Skyworks) tarafından üretilen Si473x serisi tümdevreler DSP teknolojisi sâyesinde alıcı yapımını oldukça kolaylaştırdı.Daha önce Si4730-D60 ve Si4735-D60 ile alıcılar yapmıştım. Si4730-D60 tümdevresi ile yaşadığım hayal kırıklığını daha sonra Si4735-D60 ile yaptığım alıcılar ile giderdim.

En son Si4732 tümdevresi ile çalışan küçücük bi alıcı yaptım. Bakmayın başlıktaki "minyatür" nitelemesine. Minyatürlük bu alıcının hacim olarak küçüklüğünü ifâde etmek için seçildi. 9cm x 6cm x 3cm ebâdında ve avuca sığabilen bu radyo işlevleri bakımından ise tam bir dev!

Birazcık önbilgi

Si473X ailesinden Si4730-D60, Si4735-D60 ve Si4732-A10 ilginç tümdevreler. Si4735-D60 ve Si4732-A10'un veri kağıdı LW için 153-279 kHz, MW için 520-1710 kHz ve SW için 2.3-21.85 MHz; VHF bandı için ise 64-108 MHz aralığını alış için verse de, gerçekte bu tümdevreler 150kHz'den 30 MHz'e kadar AM alış kâbiliyetine sâhip. Si4730-D60'a gelince: D60 uzantısı bu tümdevrenin de "geliştirilmiş" sürüm olduğunu gösterse de, tümdevre ortadalga (MW) ve VHF'de (FM) kesin çalışıyor amma diğer frekanslarda çalışıp çalışmayacağı belli olmuyor. Gerçekten, bu tümdevreler için mükemmel Arduino kütüphanelerini yazan PU2CLR çağrı işâretli Ricardo Lima Caratti, Si4730-D60 ile yaptığı denemelerde tümdevrenin LW ve SW'de de çalıştığını belirtiyor. Ama benim temin ettiğim Si4730-D60 tümdevreleri sâdece MW ve VHF'de çalıştı. O yüzden Si4730-D60'a hiç bulaşmayın.

Bu arada, bu tümdevreleri kullanarak ticarî radyolar üreten firmaların alıcılarında SSB alış özelliğinin var olması, aslında bu tümdevrelerde bulunan bu özelliği Silabs'ın "sakladığı" ve sâdece ticarî müşterilerine verdiğini ortaya çıkardı. Bu noktada Vadim Afonkin adlı birisi bu tümdevrelere SSB özelliği kazandıran yamayı (patch) yayınlayıverdi! BU noktadan sonra biz ticarî olmayan kullanıcılar da bu tümdevrelerin SSB nimetinden faydalanır olduk. Teşekkürler Vadim Afonkin.

Gelelim konumuza:

DJ0OO çağrı işaretli Alaman amatör Klaus H. Hirschelmann'ın internet sitesinde Si4732 ile yapılmış "minik" bir alıcı gördüm. İşlemci ve ekran olarak LILYGO T-Display ESP32-S3 devresi kullanıyordu. Ancak, bu devrede besleme USB üzerinden yapılıyordu ve ses hârici bir ses kuvvetlendiriciye gidiyordu.

Hem beslemesi ve hem de ses kuvvetlendiricisi ve hoparlörü aynı kutuda minik bir alıcı yapmak fikri böyle gelişti. Altınkaya Firmasının HH-020 El Tipi Kutusunu seçtim. 92x58x27mm ebadındaki bu kutuya devrenin yanı sıra bir adet 18650 Li-Ion pil de yerleştirebilecektim.

(Altınkaya sayfasından alınmıştır)
 LILYGO T-Display ESP32-S3 devresi, USB üzerinden programlanıp beslenebilen bir devre ve esas olarak ESP32 bir işlemci ile 1.9 inch'lik renkli bir LCD ekranın bileşimi.. Devrede bir adet Li-Ion pil için doldurma devresi de mevcut. 
Devrenin üstten görünüşü (https://www.lilygo.cc/ adresinden)

Devrenin alttan görünüşü (https://www.lilygo.cc/ adresinden)

Devre, HH-020 kutusuna rahatlıkla sığıyor.
Devreyi 3.7v'luk tek bir Li-Ion pille beslemeyi düşündüğümden ve ses kuvvetlendirisi devresi ile hoparlör de kutuda olacağından, demek ki 3.7v ile çalışan bir ses frekansı güç kuvvetlendiricisi gerekiyordu. Klaus H. Hirschelmann'ın sayfasında 3.7v'la çalışan ve NS8002 tümdevresi ile yapılmış minik ses frekansı güç kuvvetlendirici modüllerinden bahsediliyordu. Bu modül elimin altında yoktu. Ancak hem bu modül ve hem de NS8002 tümdevresi yurt dışından getirtilebiliyordu. Bu arada, malzeme veritabanımdaki ses frekansı güç kuvvetlendirici tümdevrelerine bir bakayım dedim. Elimde MAX4364 isimli bir tümdevre vardı. 3-5 v. aralığında çalışıyordu. Devrenin veri kağıdına bakınca çok ilginç bir şey "keşfettim". NS8002 tümdevresi MAX4364 tümdevresinin birebir kopyasıydı!

Gelelim devrenin şemasına
Si4732 radyo alıcı şeması standarttır. Bütün iş Si4732'ye kumanda edecek işlemciyle bağlantılar, varsa pil doldurma devresi, ses frekans güç kuvvetlendirici devresi vesairedir.
Benim uyguladığım devrenin şeması şöyle:
Radyo alıcısının şeması

Alıcının özellikleri
Frekans aralığı 150 kHz- 29.999 kHz (AM) 88-108 MHz (FM)
Frekans adımları: 1 kHz, 5 kHz, 9 kHz, 10 kHz, 50 kHz, 100 kHz.
Ses frekansı band genişliği - SSB'de: 0,5 kHz, 1 kHz, 1.2 kHz, 2.2 kHz, 3 kHz, 4 kHz
                                               AM'de:  1 kHz, 1.8 kHz, 2 kHz, 2,5 kHz, 3 kHz, 4 kHz, 6 kHz
                                                FM'de: 40 kHz, 60 kHz, 84 kHz, 110 kHz
Alış kipleri (modları): AM, SSB (LSB, USB), FM
AM'de AGC'yi devreden çıkarma, zayıflatıcı

Burada birkaç hususu belirtmek gerekiyor:
1) Devrenin ses ayarı menü yoluyla ve yazılımla yapılmaktadır. Eğer yazılımla ses ayarı yapmayı uzun ve sıkıcı bulursanız, A4 noktasını 10k logaritmik bir potansiyometrenin giriş ucuna, A5 noktasını ise orta ucuna bağlayarak ses ayarını doğrudan potansiyometre ile yapabilirsiniz. Bu durumda ses seviyesini yazılımla 63 (en yüksek) değerine ayarlamanız gereklidir. Eğer ses seviye ayarını yazılımla yapmayı tercih ederseniz, PCB yerleştirme plânında A1 ile gösterilen 4,7uF'lık kondansatörü kullanmanıza gerek kalmaz. Bu durumda A4 ile A5 noktalarını birbirine bağlamanız gerekir.
2) MAX4364 (ve NS8002) tümdevresinin 1 numaralı bacağı (+) seviyesine çekilirse, tümdevre çalışmaz, dolayısıyla ihmal edilebilecek seviyenin dışında akım da çekmez. Bu özelliği kullanmak isterseniz, MAX4364'ün 1 numaralı bacağını T-display S3'ün 17 numaralı bacağına bağlamanız gerekir. Böylece yazılımla sesi kapattığınızda MAX4364'ü "uyku" durumuna alabilirsiniz. Bunun için MAX4364'in 1 numaralı bacağına bağlı MT noktası ile T-display S3'ün 17 numaralı bacağına bağlı MT noktaları arasına bir tel köprü lehimlemeniz gerekir. Bu özelliği kullanmak istemezseniz MAX4364'in 1 numaralı bacağına bağlı MT noktasını GND'a bağlayın. (T-display S3'ün 17 numaralı bacağı MUTE durumunda H seviyesine çıkmıyor)
3) Alıcıyı LW ve MW bandlarında da etkili bir şekilde kullanmak istiyorsanız, o zaman ferrit üzerine sarılmış bir MW anten bobini kullanmanız gerekir. Bobinin endüktansı 180uH ilâ 450uH arasında olmalıdır. Bu durumda, ÇUBUK-FERRİT anahtarı çubuk (teleskopik) anten ile ferrit anten arasında geçişi sağlar. Eğer LW ve MW dinlemesi konusunda ısrarcı değilseniz -veya bu yayınları çubuk antenin aldığı kadarı ile dinlemek istiyorsanız bu durumda ÇUBUK-FERRİT anahtarına, MW ferrit bobinine ihtiyacınız olmayacaktır. (Si473x serisi alıcıların anten düzenlemesi konusunda daha geniş bilgiyi Skyworks'ün AN383 Si47XX ANTENNA, SCHEMATIC, LAYOUT, AND DESIGN GUIDELINES isimli uygulama notunda bulabilirsiniz.)
4) Devreye yazılımı yükledikten sonra, kısa dalga bandlarına dâir bilgileri değiştirerek yazılımı yeniden derleyerek yüklemeden önce mutlaka EEPROM'u silmek gerekiyor. Bunu yapmak için encoder'i basılı tutarken cihaza güç vermek gerekiyor. 
Baskı devre
Radyo alıcı tümdevresi ve ses frekansı güç kuvvetlendirisici T-display S3'ün hemen altına yerleştirileceğinden, elektriksel görültülerin kısmen de olsa önlenebilmesi için devrede (2) yüzlü baskı devre kullanılmış, T-display S3'ün altına bakan yüz tamamen şase potansiyelinde ekran olarak bırakılmıştır.
Baskı devre şeması
Eğer ayrıca ses seviyesi için bir pot kullanılmayacaksa, kırmızı çizgiden aşağısı kesilebilir. Kırmızı renkli (x) ile işaretli yerlerde her iki tarafın şaseleri birleştirilmiştir.
Baskı devreye malzemelerin yerleştirilişi
Yazılım
Devrede, PU2CLR çağrı işâretli Ricardo Lima Caratti'nin harikulade kütüphâneleri ile ESP32 için hazırlamış olduğu uygulama esas alınarak Ralph Xavier'in T-display S3'e uyarladığı yazılım kullanılmıştır. R. Xavier'in uyarladığı yazılımda kısa dalga bandları fazlaca geniş tutulduğu için ben, kullandığım devrede bandları sınırlarına getirmek, bâzı menü ögelerini Türkçeleştirmek ve renkleri değiştirmek gibi bâzı değişiklikler yaptığım yazılımı kullandım.
Arduino IDE'si ile yazılımı devrenize yükleyebilirsiniz. Bunun için gerekli ayarlar şöyle olacaktır:

Yazılımın Arduino IDE ayarları

Yandan görünüş


VHF (FM) bandında ekran. RDS mükemmel çalışıyor.

DEVREYİ YAPACAKLARA ÖNERİLER:
Benim verdiğim baskı devre plânını kullanmak istiyorsanız, Ralph Xavier'in T-display S3'e uyarladığı yazılım üzerinde 83. ve 84. satırlarında yeralan encoder pin numaralarını değiştirmeniz gerekmektedir. 

Orijinal 83. ve 84. satırlar:
#define ENCODER_PIN_A  2           // GPIO01 
#define ENCODER_PIN_B  1           // GPIO02

Değiştirilmiş  83. ve 84. satırlar:
#define ENCODER_PIN_A  1           // GPIO01 
#define ENCODER_PIN_B  2           // GPIO02

Orijinal yazılımda yaptığım değişiklikler:
1) Kısa dalga yayın bandlarının sınırları olması gereken sınırlara çekildi.
2) VHF'de (FM) alt band sınırı 64 MHZ'den 87.5 MHz'e getirildi.
3) Siyah ekranda beyaz yazılar çok gözalıcı göründüğünden, camgöbeği (cyan) renkle değiştirildi.   RDS yazıları gri yapıldı. Ana frekans gösterge rengi VFD gibiymişçesine açık yeşil renge ayarlandı.
 4) Pil seviye göstergesinde kırmızıdan bir önceki seviye sarıdan turuncuya değiştirildi.
 5) VHF'de (FM) 1 MHZ'lik adım ilâve edildi.
 6) Menü ögeleri mümkün olduğunca Türkçeleştirildi.
 7) Baskı devre dizaynında    encoder bağlantıları  değişikliğinden  dolayı  öncelikle  encoder'a ait bağlantı bacakları değiştirildi. Daha sonra da bu değişiklikten dolayı  menülerde gezinti yönü düzenlendi.
 8) T-display S3'ün LCD  arkaışığı 38. GPIO tarafından kontrol ediliyor. Bu giriş 0 seviyesindeyken arkaışık yanıyor. Ancak, arkaışık  oldukça fazla  akım çektiği  gibi,  sürekli  aynı  istasyonu dinlerken veya Li-Ion pil doldurulurken gereksizdir. Bu yüzden, 2. menüye ISIK ögesi eklendi. Bu öge seçildiğinde radyo çalışmaya  devam etmekle birlikte arkaışık söner. Encoder'a basılmasıyla birlikte arkaışık yeniden yanmaya başlar. 
Benim düzenlediğim yazılımı https://github.com/RecepAGulec/T-display-S3-ve-Si4732-ile-DSP-Radyo-/tree/main adresinden indirebilirsiniz.

6 Temmuz 2024 Cumartesi

UYDU işleri - 32 kısım tekmili tefrika

1. KISIM (VEYA GİRİŞ) MIR UYDUSU ile BAĞLANTI 

MIR Uydusu (https://space.skyrocket.de/doc_sdat/mir.htm adresinden alınmıştır)

Sene 1998. Rusya'ya ait MIR Uydusu Dünyamızın etrafındaki alçak yörüngesinde dönüyor. O yıllarda bir de paket radyo salgını var. 1200 baud'luk bir hızda AX25 protokolü ile çalışan modemlerimizi el telsizlerimize bağlayarak klavyeden klavyeye bağlantılar kurabiliyoruz. Bu arada MIR'in mürettebatı da Dünyadaki amatör telsizcilerle amatör bandlar üzerinden sesli iletişim kurabildikleri gibi, MIR üzerindeki bir BBS de paket radyo vasıtası ile iletişim kurmak üzere hazır!

BBS'in ne olduğunu şimdiki "online" gençler bilmezler. Hatta Google teyze dahi sâdece bbs yazınca pek birşey göstermiyor! Bulletin Board System (duyuru tahtası sistemi) kullanıcıların bağlandıkları bir sunucuya bir ileti ya da duyuru göndermesi ve ileti ya da duyurunun sahibi -veya herkesçe- okunmasını sağlayan bir iletişim-bilişim yapısıdır. Sisteme daha sonra dosyalar da ilâve edildi ve kullanıcılar buralardan dosya da indirmeye başladılar. Tabii buralara bir modem vâsıtasıyla telefon hattı üzerinden bağlanılırdı. 1200 baud gibi hızlarla! Mbit, Gbit gibi hızları bilen şimdiki nesil için düşünmesi dahi zor olsa gerek...

O yıllarda pek bir popüler olan TCM3105 tümdevresi ile yaptığım ev yapımı modemimi bir yandan paket radyo yazılımını çalıştıran bilgisayarıma ve bir yanda nda Kenwood TH215 VHF el telsizime bağladım. Telsizi de balkon antenine. MIR uydusunun geçiş zamanını bilgisayara hesaplatıp geçiş anında MIR'in BBS'ine bağlandım. Ekranda "Connected to R0MIR" yazısını gördüğümde hissettiğim heyecanımı anlatamam... Bir bilgisayar, ev yapımı bir modem, bir el telsizi ve 4W'lık bir güçle...

İkinci bağlantımı 23.03.1998 tarihinde saat  20:57'de yapmışım. Bağlantının LOG'u aşağıda:

4) CONNECTED to R0MIR-1 - 03.98.23 20:57:33 

[KPC9612P-8.1-HM$] 

91654 BYTES AVAILABLE 

THERE ARE 19 MESSAGES NUMBERED 916-1106 

ENTER COMMAND:  B,J,K,L,R,S, or Help > 

sp r0mir 

91629 BYTES AVAILABLE 

SUBJECT: hello 

ENTER MESSAGE 1107--END WITH CTRL-Z OR /EX ON A SINGLE LINE 

Hello heros.. 

de ta2ei, Recep from Turkey.. 

/ex 

MESSAGE SAVED 

ENTER COMMAND:  B,J,K,L,R,S, or Help >

Sanırım yukarıda belirttiğim donanımı kullanarak MIR'e Türkiye'den bağlanan ilk tek ve son kişi bendim. Zaten MIR uydusu da 2001 senesinde düşürülerek devre dışı bırakıldı.

(MIR Uydusu ile ilgili geniş bilgiyi

 https://space.skyrocket.de/doc_sdat/mir.htm adresinde bulabilirsiniz.)

Daha sonraki uzay istasyonu görevlerindeki astronot ve kozmonotların bir kaçı amatör telsizcilik çağrı işaretleri ile Dünyadaki amatörler ile bağlantılar kurmayı sürdürdüler. Hatta bu amaçla kurulmuş bir internet sayfası bile var: ARISS (Amateur Radio on the International Space Station)

2. KISIM - TABULA RASA

Bölüm başlığındaki "tabula rasa" beşerî bilimlerde sıklıkla kullanılan bir ibâre. Anlamı "boş levha" demektir. Bir konu ile ilgilenmeye başladığınızda aklınızı bir boş levha kadar temiz tutup önyargı ve ön kabûllerden bağımsız kalmayı ve böylece daha nesnel sonuçlara ulaşabilmeyi anlatır bize. Uydu, uyduculuk, uzay vb. konularla ilgilenirken aklınızı bir tabula rasa yapın. Bilim kanununuz, merakınız yoldaşınız olsun. Başkalarının dediklerini dinleyin ama akıl ve bilim süzgecine vurmadan uygulamayın!

Bunları neden yazdım? Zaman zaman uydu çalışmaları ile amatör telsizciliğin tamamen farklı alanlar olduğunu belirten radikal söylemlerle karşılaşıyorum. Şüphesiz uydu işi ile uğraşanların amatör telsizcilik ile uğraşmaları şart değil. Ancak, amatör telsizciliğin pek çok merakın ve gelişmenin hem uyarıcısı, hem destekleyicisi olduğu da bir gerçek. Yukarıda adresini verdiğim ARISS sitesini ziyaret edip incelerseniz ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız. Tekrar edeyim: Amatör telsizcilik bir HOBİdir; hiç kimse için uğraşılması şart olan bir hobi de değildi, ama uydu denildiği anda ilk akla gelen haberleşmedir. Zira uydunun nerede olduğunun, sıcaklığının, güneş pillerinin, bataryasının verileri hep bir haberleşme kanalından gelir ve uyduya yapması gereken işlere ilişkin yönergeler de keza bir haberleşme kanalından gider. Haberleşmenin en sıkı fıkı olduğu hobi ise amatör telsizciliktir.

TAMSAT Derneği'nin kurduğu teknik altyapıyı kullanarak Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki (ISS) astronot ile 09.12.2020 tarihinde radyo amatörleri için ayrılmış frekans bandında yapılan telsiz görüşmesi uydu amatör telsiz görüşmelerine iyi bir örnektir. (Bu konudaki Yazıyı burada bulabilirsiniz.)

Ne yazık ki Ülkemiz "amatör bilim" noktasında pek de iyi bir yerde değil. İnternette gezinirken bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Bunun bir çok sebebi olabilir, ben burada ikisinden bahsetmek istiyorum:

Birincisi: "Biz yapamayız abi!" saçmalığı. Bu söz baş düşmanlarınızdan birisidir. Biz yapabiliriz! Bilim ve çalışmayla herşeyi yapabiliriz. Bu saçmalığa karşı savaş açmış birisini tanımak bahtiyarlığına eriştim: TAMSAT kurucu başkanı rahmetli Tahir DENGİZ. (Tahir abi ile ilgili bir yazımı buradan okuyabilirsiniz.)

İkincisi: Sınırlayıcı zihniyet. Küçük olsun benim olsun mantığı ile hareket eden bâzıları kendi kabilesini oluşturmak için karşınıza çeşitli duvarlar çıkarırlar: "Bu frekansta haberleşme yapılmaz. Bu modda haberleşme yapılmaz. Şu insanlarla konuşulmaz. Şuraya gidilmez. Bu yazılım kullanılmaz.Şu yazılım harikadır. Bizden başkasıyla konuşma. Biz en iyisiyiz. Bizden başka bu işi yapabilecek yok." bu duvarlardan birkaçı... Kim size bunları söylüyorsa aklınızın tabula rasa'sını devreye koyun hemen.

3. KISIM - MERAK

Değer yargısı oluştururken tümevarım yöntemini uygun bulurum. Yâni, "ben şuyum, o halde bu konuda şöyle düşünmeliyim" şeklinde somutlaşan tümdengelim nesnelliği (objektifliği) öldürür. Ammaa, konu teknoloji ve gelişme olunca tümdengelimin hiç bir zararı olmadığı gibi aksine faydalı da bulurum. Önce merak olacak, önce hayaller kurulacak sonra kurduğunuz hayâli gerçekleştirmek için bilgiyle içiniz dolacak...

Evet, merak pek çok şeyin başı. Sâdece meslek sâhibi olmak için okumakla sonuçta bir mesleğe, sonra bir işe sâhip olabilirsiniz ama eğer içinizde merak yoksa, içinizde amatör bir ruh yoksa kuru bir meslek sâhibi olmaktan öteye geçemezsiniz. Bugün amatör olmayan, işinin ehli, hatta işininin uzmanı gibi manâlarda kullanılan profesyonel kelîmesi "profession" kelîmesinden gelir ki manâsı "meslek" demektir. Peki profesyonelin zıddı olarak kullanılan amatör kelîmesi nereden gelmektedir?  Lâtince "amare" (sevmek) fiilinden türetilen "amator" kelîmesi (seven) demektir. Demek ki amatör bir işi sevdiği için yapan kimsedir. Bir profesyonel aynı zamanda amatör de olmuşsa işte o kimse başarır. Bu noktada bir tavsiye: Ancak "sevdiğiniz iş"te mutlu olabilirsiniz. Eğer bir mesleği sevmiyorsanız o mesleğe girmek için hiç uğraşmayın. Hem mutsuz olursunuz, hem gelişmenin önünde tıkaç..

4. AZICIK TARİHÇE

1957 - Sovyetler Birliği, Dünya etrafında yörüngeye giren ilk yapay uydu olan Sputnik'i fırlattı.
1958 - ABD ilk uydusunu fırlattı.
1960 NASA, başarılı sayılan ilk hava durumu uydusu olan Tiros-1'i fırlattı.
1961 –Rus kozmonot Yuri Gagarin Dünya yörüngesine giren ilk kişi oldu.
1962 – İlk iletişim uydusuTelstar-1 fırlatıldı.
1965 - Fransa ilk uydusunu fırlattı.
1970 - Japonya ilk uydusunu fırlattı.
1970 – Çin ilk uydusunu fırlattı.
1971 – Sovyetler Birliği ilk uzay istasyonu Salyut 1'i fırlattı.
1972 – Landsat uydu programı başladı.
1979 – Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Ariane-1'i fırlattı.
1981 – İlk uzay mekiği Columbia fırlatıldı.
1990 – Hubble Uzay Teleskobu Uzay Mekiği tarafından yörüngeye taşındı.
1994 – GPS uydu sistemi faaliyete geçti.
1998 – Uluslararası Uzay İstasyonu fırlatıldı.
2004 - Avrupa Uzay Ajansı bir kuruklu yıldıza inmesi plânlanan Rosetta'yı fırlattı. 
2012 – Dünya yörüngesinde 1000’den fazla uydunun döndüğü açıklandı.
2014 –Rosetta uzay aracı bir kuyruklu yıldızı yakalayan ve Philae sondasını kuyruklu yıldızına indiren ilk uzay aracı oldu.
25 Mayıs 2017 – İlk özel roket Yeni Zelanda'dan fırlatıldı.
( https://www.sciencelearn.org.nz/resources/1905-history-of-satellites-timeline adresinden alınmıştır)

(DEVAM EDECEK)

1 Haziran 2024 Cumartesi

Topraklama

 Henüz köyümde (Gümüşkent) ortaokul öğrencisi olduğum yıllardı. "Nasıl amatör telsizci oldum? (ya da olamadım)  başlıklı yazımda anlattığım üzere içime amatör telsizcilik virüsü girmişti bir kere. O yılların kıt imkânları içinde İstanbul'dan -adını bugün bile unut(a)madığım- Yalçın Ofset diye bir yerden kendi kendine radyoculuk kitapları getirtmişti rahmetli babam. Bu kitap setinin içinde bir de şema kitapçığı vardı. En basitinden başlayarak radyo alıcılarının şemaları veriliyordu. Ve en basiti de galen kristalli -veya diyotlu- bir şema idi. Şemada uzuuun bir tel anten ve bir toprak hattı bir bobin ve bir kondansatöre bağlanıyor, bobinden çıkan bir uç da diyota gidiyordu. Herneyse, böyle bir şema idi velhasıl. Daha önce toprağın iletkenlik deneylerini yapmış bir çocuk olarak, toprak hattı için toprağa yaklaşık 20 santim uzunluğunda bir çivi çakmıştım. Pekiii 15-20 metrelik anteni nasıl yapacaktım? Sene 1971-72 idi sanırım, köydeydim ve köyde o kadar uzun teli bulamazdım elbette. Sonunda "dâhiyâne" (!) bir çözüm bulmuştum: E "selvi kavak"ların boyu neredeyse 20 metre yok muydu? Uzunca bir kavağın dibine küçük bir çivi çakmış ve bunu "anten"olarak kullanmaya karar vermiştim. Çalışmamıştı elbette...

Ne zaman anten ve topraklama denilse veya konusu geçse başımdan geçen bu olayı hatırlarım. E şimdi de toptaklama hakkında hukukî konulardan konuşacağımıza göre. (!)

Elektronik merakımın içimde volkan gibi patlamalar yaptığı günlerde "elektronikçileri" kutsar, "elektrikçileri" ise küçümserdim. O da neydi öyle, bir eve elektrik şebekesi döşemenin, saatten gelen kabloların anahtarlara, prizlere ve duylara bağlanmasınn neyi önemli olabilirdi ki! Elektronik mühendisliği varken elektrik mühendisliği ne oluyordu ki...

Başkalarının verdiği şemalara göre bir şey yapmayı ya da yarı hazır kitleri birleştirmeyi elektronik sandığım zamanlar boyunca bu düşüncelerim hiç değişmedi; hatta daha da kuvvetlendi. Sonra yavaş yavaş hazır devrelerde değişiklik yapma isteği duyunca ya da kendim bir devre tasarlamak istediğimde hayatımın en sert kayalarından birisine çarpmaya başladım. O küçümsediğim elektrik bilgileri olmadan elektroniğin olamayacağını anladığım kaya! İşte anten ve toprak /topraklama bilgisi de bunlardan birisiydi.

Evet, diyotlu alıcı yapma zamanım geçti. (Aslında hâlâ istiyorum ) Ama anten olmadan alıcı / vericilerin çalışamayacağını, antenin de yarı yarıya toprak demek olduğunu, hatta topraklama olmadan aktif elektriksel alan antenlerinin çalışamayacağını, topraklamanın iyi sinyal, temiz sinyal ve güvenlik için bir şart olduğunu bana yıllar -ve dolayısıyla tecrübe- öğretti. Bakmayın bâzı nev-zuhur (yeniyetme) "electronic engineer"ların toprak ya da anten konusunda üfürmelerine, atıp tutmalarına ve konuyu önemsiz gösterme çabalarına. Elin gavuru bu işi deneyle, sınama yanılmayla öğrenip bilim hâline getirmiş ve kitaplarında yazmış. Gerçi bizim ülkemizdeki elektrik / elektronik müfredatında da bu konunun "önemli" bir şekilde ele alındığına eminim ama, biz Türkler birazcık "bişi olmaz abi" tavrıyla hareket ederiz ya...

Biz, elektrostatik akımları filan önemsemeyiz. Üreticisinin üzerine kocaman harflerle yazdığı "Dikkat! Elekrostatik-hassas ürün" yazısına bile aldırmayız!


Seneler seneler önce Birleşik Kırallığa giden bir arkadaşıma sipariş ettiğim tümdevreler özel bir anti-statik kutu içinde ve anti-statik köpüğe saplanmış olarak geldiğinde, arkadaşıma sormuştum da   "Adam cam bir kavanozdan cama benzer bir cımbızla alıp bu köpüğe sapladı entegreleri" demişti. Oysa Konya Sokaktaki esnafımız plastik bir kutuda tuttukları CMOS tümdevreleri elleriyle alıp plastik bir poşete doldururdu o yıllarda. Hâlâ da pek birşey değişmiş değil ya...
Bu uzun girişten sonra yavaş yavaş konumuza gelelim. Zaman içinde öğrendiğim, bizzat deneyerek şâhit olduğum topraklama ile ilgili tecrübelerimi burada paylaşacağım. Umarım birilerine yardımcı olur ve elini sobaya değidirmeden sobanın sıcak olduğunu anlar. 

Önce en temel kurallardan başlayalım:
1) Evinizde kullandığınız elektrik şebekesinin gerçekten bir topraklama hattına bağlı olup olmadığını kontrol edin.
2) Şebeke cereyanının bağlı olduğu -güç kaynakları, adaptörler gibi- cihazlarınızı elektrik şebekesine mutlaka topraklı kablo ile bağlayınız. 
3) Alıcı-verici cihazlarınızın anten sistemi için gerekli olan topraklama hattı için ASLA elektrik şebekesinin toprak hattını kullanmayın.
4) Yapabiliyorsanız -veya yaptırabiliyorsanız- alıcı-verici sistemleriniz için müstakil bir topraklama sistemi oluşturun.
5) Çatıda anten(ler)iniz varsa, anten hattında muhakkak surette yıldırım koruyucu devre kullanın.
6) Özellikle fırtınalı, bol şimşek ve yıldırımlı havalarda mümkünse alıcı-verici cihazlarınızın anten bağlantısını devreden çıkarın.

Ölçümler
Toprak hattının direnci ve dolayısıyla ne kadar sağlıklı olduğu meger cihazı ile ölçülmektedir. Ancak, bir başka yolla toprak hattınızın sağlığını -kabaca da olsa- sınayabilirsiniz. Bunun için bir avometreyi alternatif akım kipine ve varsa kademesini 250v'un üstünde bir değere ayarlayın.
Ölçmek istediğiniz sistemde toprak hattı bulunan bir elektrik prizinde nötr hat ile toprak hattı arasındaki gerilimi ölçün. Teorik olarak 0v olması gerekse de, pratikte bu mümkün olmaz. 1v civarındaki bir değer toprak hattınızın sağlıklı olduğuna bir karinedir. (Bu ölçüm, toprak hattı ile nört hattının elektrrik sisteminizde galvanik olarak biribirine bağlanmamış olduğu durumlar için geçerlidir. Maalesef toprak hattı ile nört hattının elektrik sistemlerinde biribirine bağlandığı kötü ve son derece yanlış örneklerle karşılaşmak mümkündür.) 
(DEVAM EDECEK)



28 Mayıs 2024 Salı

DC güç kaynağı için suni yük (dummy load) denemeleri

Son güncelleme: 17.11.2024

DC güç kaynağı için suni yük de nedir, ne işe yarar diyenler olacaktır; yakın zamana kadar ben de böyle düşünürdüm. Ama, onlarca amper akıma ihtiyacı olan bir cihazınız varsa -mesela bir alıcı-verici telsiz cihazı- ve bu cihazı beslemek için hazır bir güç kaynağınız yoksa ne yaparsınız? Ki 20W ve üstü çıkış gücü olan bir telsiz için amper hanesinin onlar basamağına geçmesi gereklidir. Böyle bir cihaz için 13,8v, 20A. lik bir güç kaynağı iyi bir seçim olacaktır.

Bu sorunun iki cevabı var: Ya SATIN alırsınız, ya da -eğer elektoniğe meraklı birisi iseniz- oturup kendiniz yaparsınız. 

"Güç Kaynakları: Eski usûl doğrusal (lineer) mı yoksa anahtarlamalı (SMPS) mı? Güç kaynağı hikâyem." başlıklı yazımda belirttiğim üzere, doğrusal güç kaynakları hantaldır, ısı problemleri vardır, yüksek güçlü bir transformatör, bir kaç bin uF'lık elektrolitik kondansatörler, güç transistörleri derken hantal olmanın yanında "pahalı" çözümlerdir. Anahtarlamalı güç kaynakları tersine hafif ve görece ucuz cihazlardır. Ama... evet burada bir ama var. Bu amayı yukarıdaki yazımda okuyabilirsiniz.

İster satın alın isterseniz kendiniz yapın, eğer "sağlamcı" iseniz, güç kaynağınızın gerçekten belirtildiği kadar akım verip veremeyeceğini "test" etmek isteyeceksiniz. Bu testi pahalı telsiz ccihazınızı yük olarak kullanarak yapmak akıllıca olmayacaktır. İşte bu noktada devreye DC güç kaynağı için suni yük giriyor. Aşağıdaki çizimde güç kaynağımız PİL olarak, beslemesine ihtiyaç duyduğumuz telsiz cihazı da YÜK olarak gösteriliyor. 

Böyle bir devredeki akım, gerilim, direnç ve güç hesaplamaları için de aşağıdaki formül kartını kullanabiliriz.



Şimdi deneysel olarak ölçme işlemi yapalım.
Güç kaynağımızın gerçekten 20 amper akım sağlayabileceğinden emin olmak için, ondan 20 amper akım çekmeliyiz! Peki 20 amper akımı nasıl çekebiliriz? Yukarıdaki formül kartına göre, 13,8v gerilim değerindeki bir güç kaynağından 20 amper akıtabilmek için devreye R=E/I formülüne göre 13,8/20=0,69 Ohm'luk bir yük bağlamak gerekiyor. 
Aklınıza hemen "bundan kolay ne var, 0,68ohm standart bir direnç değeri, bağlarım bir direnç olur biter" demek geliyor (mu) !? İşte burada da GÜÇ denilen rufaî devreye giriyor. Yine yukarıdaki formül kartına göre P=ExI eşitliğinden 13,8x20 = 276W'lık bir güçle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Yani yük olarak bir direnç kullanacak isek bu direncin en az 276W'lık olması gerekiyor. 
Şöyle bir baktım, 2.2ohm 100W'lık alüminyum dirençler var, bunlardan 3 adedini paralel bağlar isek hem 300W'lık hem de 0,73 ohm'luk bir direnç elde edebiliriz. 0,73 ohm 0,69 ohm'a yakın bir değer. Ama böyle bir direncin 28 mayıs 2024 tarihindeki fiyatı oldukça tuzlu!

3 direnç için yaklaşık 1.600 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor.
Bu arada söylemek gerek ki, ayarlanabilir suni yükler de satılıyor ama bunlar da oldukça x oldukça tuzlu.
Bu süreçte aklıma çeşitli çözüm taslakları geldi: Elektrikli ısıtıcılarda kullanılan nikrom telden bir direnç yapmak, tuzlu su dolu bir kovanın içine iki elektrot sallandırıp bu elektrotların mesafesini ayarlayarak bir nevi ayarlanabilir ve yüksek güçlü direnç elde etmek ... gibi.

Ampuller
Sonra gözüme ampul kutum ilişti. Çeşitli araba ampulleri vardı. Bunlar birkaç amper çeken birer yük olarak kullanılabilirdi! Kutuda iki adet H7 klâsik  flamanlı araba far ampulü vardı.
55W'lık otomobil far ampulü

Bu ampul, 55w'lık olduğuna göre I=P/E eşitliğine göre 55/12=4,58 amper akım çekebiliyordu. Yine R=E/I eşitliğine göre direnci de 12/4,48=2,62 ohm olmalıydı. Elbette lambanın flamanı ısındıkça direnci bir miktar değişecekti. Ayrıca benim güç kaynağım da 12 v değil 13,8v gerilim seviyesinde idi. Ama arabalar için üretilen elektrikli cihazlar genellikle 13,8v'luk bir gerilim seviyesine dayanıklı şekilde üretilirler. Bu ampulleri 13,8v'a bağlayarak çektiği akımları da ölçebilirdim. 2 ampul demek yaklaşık olarak 9 amperlik bir akım çekebilen bir suni yük demekti!
13,8v altında bu ampullerden birisinin 4,23 amper akım çektiğini ölçtüm.
Elinizde böyle eski flâmanlı tipte araba ampulleri varsa, ölçmek istediğiniz akım değerine göre bunlardan birini ya da birkaçını kullanarak bir suni yük oluşturabilirsiniz. Ancak, bu denemeleri yaparken dikkat etmek gereken birkaç nokta var:
1) Bu ampuller tam güçte çalışırken oldukça yüksek ısı üretirler. Bir H7 ampulü, tam güçte çalıştıktan birkaç dakika sonra yüz derecenin üstüne çıkar. Bu sebeple bu ampulleri çalıştırırken yangına karşı gerekli tedbirleri almalısınız.
2) Yine bu ampuller oldukça güçlü ışık ürettikleri için ışık kaynağına doğrudan çıplak gözle bakmayınız.
Benim yaptığım denemede, 3 dakika içinde ampulün cam kısmının sıcaklığı 145 santigrad dereceye ulaştı. 15 santimetreden ölçülen parlaklığı ise yaklaşık 5500 lüks!
Araba ampulünü sunî yük olarak kullanma fikri, elinde kullanılmayan ampul olanlar için geçerli elbette. Aksi takdirde -ısı ve ışık gibi diğer negatif cihetleri yanında- bu ampuller de birazcık tuzlu.
Nikrom Tel
Elektrikli ısıtıcılarda kullanılan nikel-krom (nikrom) alaşımı tellerin özdirençleri oldukça yüksektir. Piyasa ismiyle "rezistans" olarak bilinen bu telleri de denemek istiyorum.
Elektrik malzemesi satılan yerlerde bulunabilen nikrom teller çoğunlukla 220v.'luk gerilim altında çalışan cihazlar için üretildiğinden, dirençleri görece yüksektir.
1500W'lık diye satılan iki adet nikrom tel aldım. Spiral şeklinde sarılmış tek bir 1500W'lık telin direnci 31,6 ohm idi. Yukarıdaki eşitlikten hareketle bu teli yük olarak kullandığımda I=V/R eşitliğinden 13,8/31,6=0,436 A akım akacaktır. 
Peki bu tellerle 20A çekebilen bir yük nasıl yapılabilir (mi)?
Yukarıda belirtildiği üere 13,8v gerilim değerindeki bir güç kaynağından 20 amper akıtabilmek için devreye R=E/I formülüne göre 13,8/20=0,69 Ohm'luk bir yük bağlamak gerekiyor. 1500W'lık olarak satılan nikrom telin direnci 31,6 ohm olduğuna göre 0,69 ohm'luk bir direnç elde edebilmek için bu tellerden 31,6/0,69=45,79 (yuvarlak olarak 46 adedini) paralel bağlamak gerekir. ÇOK FAZLA!
Bir başka çözüm yolu daha var! Bu tellerin boyunu kısaltmak. Telin boyu kısaldıkça direnci de düşecek ve daha çok akım çekecektir. Ancak teli kısaltmanın bölmekten başka bir yolu daha var: TELİ KATLAMAK!  Böylece hem telin boyu kısalarak direnci düşer ve hem de toplam tel kalınlığı -yâni tel kesiti- artmış olacağı için daha yüksek akıma dayanıklı hâle gelir.
Şimdi düşünelim: Bir teli 2'ye katladığımızda direnci ne olur? Şöyle düşünelim: 31,6 ohm olan telin boyu 4 metre. Bunu 2 metrelik iki parçaya ayırdığımızda 2'şer metrelik iki adet nikrom tel elde ederiz. 2'şer metrelik her bir telin tek başına direnci 31,6/2=15,8 ohm olacaktır. Bu iki teli bir arya getirip burduğumuzu ve uçlarını birleştirdiğimizi düşünelim. Bu durumda dirençlerin paralel bağlamasına ilişkin formül uyarınca her ki telin yeni ortak direnci 15,8/2=7,9 ohm olacaktır. Üstelik iki kat telimiz olduğu için toplam tel çapı iki kat artmış olacak ve teller daha az ısınacaktır.
2'ye katladığımız bu telleri bir kez daha ikiye katlarsak (yâni toplam 4 kat) yeni ortak direnç değeri:
1/Rtoplam=1/R1+1/R2+1/R3+1/R4 eşitliğinden:
1/Rtoplam=1/7,9 + 1/7,9 + 1/7,9 + 1/7,9
 1/Rtoplam=4/7,9 ve buradan da R= 1,975 Ohm olacaktır.
İki ader 150W'lık nikrom telin her birini 4'e katlayıp bu iki katlanmış teli birleştirdiğimizde, yeni telin direnci:
1/Rtoplam=1/1,975 + 1/1,975 
1/Rtoplam=2/1,975
R=0,9875 Ohm olacaktır.
Böylece limizde kesiti 8 kat arttırılmış, direnci 32 kat düşürülmüş bir tel olacaktır. Yâni  direnci 0,9875 ohm olan bir tel.
Bu yeni telin yük olarak kullanılması durumunda çekeceği akım ise 13,8/0,9875=13,9A olacaktır.
Şimdi bu tellerle denemelere başlayacağım. Sonuçları burada paylaşacağım.
Nikrom telin iyi / kötü tarafları
Nikrom tel, yüksek iç direnci sebebiyle YÜK olarak kullanmak için iyi. Ancak, Yüksek akım tüketiminde bu teller ısınır ve ısındıkça da direnci değişir. Bu körü taraflarından birisi. Bir diğer ise bu telleri sunî yük olarak kullanırken mekanik zorluklar. Telin kendisi sert olduğu gibi katlanıp buruldukça daha da sertleşiyor. Bu bir yandan iyi, diğer yandan kötü. Zira bu yükün mekanik olarak sağlam bir hâle getirilmesi gerekiyor. Bunun için de aklıma gelen birka çözüm var. 
Bunlardan birincisi bu kalınca burulmuş nikrom teli sıcaklığa dayanıklı yalıtkan bir karkada sarmak. En iyisi bir seramik boru parçası bulup onun üzerine sarmak. Ama seramik bir boru bulmak kolay değil.
İkinci bir çözüm yolu olarak burulmuş nikrom teli alçı içine alarak dondurmak. Ama bu çözümün ne kadar sağlıklı olabileceğini, ortaya çıkan ısının nasıl problemler çıkaracağını kestiremiyorum.
Ne kadar ısınacak?
Yukarıda belirttiğim gibi burularak 4'e katlanmış bir telin direnci yaklaşık 2 ohm'dur.
Bu burulmuş teli, güç kaynağına bağladığımda ısınmaya başlıyordu. Ama kızarmıyordu. Bundan da cesâret alarak şöyle bir "puroce" devresi kurdum:

Görüldüğü gibi burulmuş nikrom teli gevşek bir şekilde bir karton kutunun etrafına sardım. Bu yük üzerinde 6 amper akıtmaya bağladım. Başlangıçta telin sıcaklığı 26 derece idi.
10 dakika 6 amper aktıktan sonra tekin sıcaklığı 83 dereceye yükseldi ve 1-2 derece oynamakla birlikte orada sâbit kaldı. 

Bir başka yol
Bu konulara kafa yorarken bir başka çözüm yolu geldi aklıma: Küçük değerli watlı dirençleri paralel bağlayarak yüksek güçlü ve çok düşük dirençli bir tek direnç hâline getirmek. Yukarıda, yüksek güçlü tek bir direncin oldukça tuzlu olduğunu belirtmiştim. Ancak, 5w'lık taş dirençleri uygun fiyata bulmak mümkün. Direnç nette tânesi 2.18TL'dan buldum. 
5W'lık taş dirençler
Bunun için bir hesap yaptım ve 56 adet 39 ohm 5W'lık taş direnç aldım. Bu dirençleri paralel bağladığımızda toplam direnç 0,697 Ohm olacak. Toplam güç de elbette 280W!
0,697 Ohmluk bir direnç 13.8V'luk bir kaynaktan 13.8/0,697= 19,79 Amper akım çekecektir.
Her bir direnç üzerinden -ideal şartlarda- 19,79/56=0,354 Amper akım akacaktır. Yine her bir direnç üzerinde harcanan güç (P=I2*R eşitliğinden) 4.89 Watt olacaktır.
Şimdi bu dirençleri uygun bir şekilde paralel bağlayarak deneyeceğim.
  
5W'lık taş dirençlerin paalel bağlanmış hâli

Dirençleri önce birer ucundan 4mm'lik bir bakır tele sardım, sonra iki ekmek dilimini kapatır gibi yüzyüze getirdim ve önceden yuvarlak bir şekilde kıvırdığım diğer uçlarına da bir başka 4mm'lik bakır tel geçirdim ve uçlarla teli lehimledim.
Bu hâliyle yükü 30 amperlik bir SMSP güç kaynağına bağladım. 19,5 amper akmaya başladı. Ancak, bu dirençleri düzgün bir şekilde lehimlemek için biribirine japon yapıştırıcı ile tutturmuştum, dirençler iyice ısınınca japon yapıştırıcı kötü bir şekilde kokmaya bağladı ve deneyi uzun süreli ölçüm yapamadan sona erdirdim. Havalandırılmış bir ortamda yapıştırıcı iyice "yanıncaya" kadar akım akıtıp sonra ölçümlü deney yapacağım. 


(Devam edecek)

27 Ocak 2024 Cumartesi

Âcil duruma hazırlık

Güncelleme : 5

 Geçenlerde basında şöyle bir haber yer aldı:

'İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden, bir felaket sonucu internet ve güç sistemlerinin çökmesi durumunda insanları 'analog' bir çağa geri dönmeye hazırlanmaya çağırdı. Dowden, insanların internete çok fazla bağımlı hale geldiklerini ve bu durumun onları bir felaket sırasında bilgi boşluğunda yalnız bırakabileceğini öne sürerken, "Herkesin pille çalışan bir radyoya erişebilmesi her zaman geçerlidir" dedi. Gelecekte yaşanabilecek salgınlara, doğal afetlere ve siber saldırılara karşı uyarılarda bulunan Dowden, İngiliz vatandaşlarına mum ve pilli radyoları stoklama çağrısında bulundu.'

Bu aslında herkesin her an aklında olması ve uygulanması, uyulması gereken bir ikaz; en çok da radyo amatörlerinin. Zira, radyo amatörleri âfet zamanlarında önemli görevler yerine getirirler.

Elektriğe ve internete öylesine alıştık ki, bunlarsız bir hayat düşünemez hâldeyiz. Ama gerçeğin yüzü dâima soğuktur. Bu konuda her zaman âcil durumlara hazırlıklı olmalıyız. Bir düşünün, elektriğin birkaç saat kesilmesi hâlinde hayatınız nasıl da zorlaşıyor. Bir de elektriğin günlerce hatta haftalarca olmadığı durumları düşününce bâzı tedbirler almak kaçınılmaz hâle geliyor. Peki neler yapılabilir?

1) Elektrik enerjisi kaynağı

a) Benzinli jeneratör: En iyisi bir benzinli jeneratöre sâhip olmaksa da, pek çoğumuzun yaşadığı şehirlerde ve hele hele apartman ortamında bir jeneratöre sâhip olması ve olsa bile çalıştırması oldukça zordur. Eğer müstakil bir eviniz varsa, bir köşesinde bir benzinli jeneratör bulundurmak en iyi çözümlerden birisidir.

b) Güneş enerjisi sistemi: Fiyatları gittikçe daha uygun hâle gelen güneş pilleri ve bu pillerin doldurduğu akü(ler) ile oluşan bir güneş enerjisi sistemi de oldukça faydalı bir enerji kaynağıdır. Ancak (a) başlığı altında yazdıklarımız burada da geçerli olup, şehir ve apartman hayatında böyle bir sistemi kurmak da oldukça zordur.

Ancak, pencere dışına koyabileceğiniz yaklaşık A4 kağıt ebadında bir güneş pili, buna uygun bir güneş pili şarj kontrol devresi ve 12v'luk bir akü ile  apartmanlarda da küçük çaplı aydınlatma ve haberleşme ihtiyaçları için bir acil durum enerji sistemi oluşturabilirsiniz. Güneş pili ve güneş pili kontrol devrelerinin fiyatı görece uygun hâle geldi.

c) Çeşitli aküler (doldurulabilir piller): En kolay ulaşılabilecek çözüm yolu bu gibi görünüyor. Elinizde 12v 7AH'lik bir veya birkaç akü varsa, bunları dolu durumda tutup, âcil durumlarda az da olsa aydınlatma ve haberleşme ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Ben evimde (2) adet 12v. 9Ah'lik bakımsız akü bulunduruyor ve düzenli olarak bakımlarını yapıyorum. Eğer HF telsiz cihazınızı beslemek istiyorsanız daha yüksel kapasiteli aküler elbette çok daha iyidir. Bu arada, fiyatları gittikçe dayanılabilir hâle gelen LiFePO4 (Lityum Demir Fosfat) aküleri de akılda tutmakta fayda var.

Bu arada, bir hususu ehemmiyetle belirtmek istiyorum:  "Ucuz etin tiridi olmaz" sözü çok doğru bir tesbit. Özellikle söz konusu akü olduğunda, ne idüğü belirsiz akü markalarından uzak durmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. (Tebrübeyle sâbittir)

Yuasa 12v 7Ah Akü

Böyle bir aküyü yukarıda (b) başlığı altında belirtilen bir güneş pili sistemine bağlayarak sürekli dolu durumda tutabilirsiniz.

ç) Doldurulmayan piller: Bu piller birkaç yıllık saklama ömrüne sahiptir. Pilli bir radyonuz  ve el feneriniz varsa, bu cihazları çalıştırabilen pillerden serin ve kuru bir yerde saklamanız iyi olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus pillerin son kullanma târihine dikkat etmek olacaktır.

2) Haberleşme aracı

a) Pilli radyo: Pilli radyodan kasıt, standart pillerle çalıştırılabilen küçük radyolardır. Bir DC adaptörle çalıştırılabildikleri gibi pille çalıştırabilmek için pil yuvalarına da sâhiptir bu radyolar. son zamanlarda bu radyolar şarj edilebilir pilli (genellikle li-polimer) olarak bulunuyor.

Bu radyoların FM (VHF 3 metre) bandındaki mahallî yayınları dinlemek yanında, özellikle orta ve kısa dalga yayınlarını alabilecek olmaları önemlidir.

b) Âcil durum frekanslarında haberleşebilecek telsiz cihazı: Sâdece amatör telsizciler için gerekli bir âcil durum cihazıdır. Yerel haberleşme için VHF ve UHF bandlarında, ülke ve dünya çapında haberleşme için HF banında çalışan telsiz(ler) gereklidir.  Bu telsizlerin bir akü yardımı ile çalışabilecek şekilde güç kablolarının önceden hazırlanmış olması gereklidir. Ayrıca VHF ve UHF bandında çalışabilen el telsizi de son derece gerekli bir âcil durum cihazıdır.

3)  Âcil aydınlatma aracı:

a) El feneri: Pilli bir el fenerinin elinizin altında bulunması son derece faydalıdır. Ayrıca, bir akü ile çalışan 12v'luk bir veya birkaç LED lambanın el altında bulundurulması iyi olacaktır.

12v'la çalışan LED kamp lambası
b) LED lamba: 12v.'la çalışan ve 12v.'ta 340mA akım  çeken yukarıdaki "kamp lambası" oldukça etkili bir aydınlatma aracı olacaktır. Araya bağlanacak seri direnç ile parlaklıktan  tâviz vererek akım sarfiyatını azaltabilirsiniz.
Ayrıca, 12v.'la çalışan şerit ledlerden istenildiği kadarı kesilerek kendinize bir lâmba yapabilirsiniz.

c) Mum, kibrit ve çakmak: En zor zamanların dostu mumları ve mumu yakmak için kibrit veya çakmağı unutmamak gerekiyor.

Bir aradevre

12v'luk aküden hem âcil aydınlatma, hem de HF telsiz hâriç radyo ve el telsizlerinin enerji ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir aradevre kurdum.

Aradevrenin blok şeması

Devrede, hazır bir volt-ampermetre kullandım. Devrenin ek akım çekmesini önlemek için devre sâdece SW3 tuşuna basıldığında akü gerilimini ve çekilen akımı göstermektedir. Böylece akünüzün gerilimini ve çekilen akımı öğrenerek akünüzün ne kadar süre dayanabileceğini kestirebilirsiniz.

Devrede (2) adet 5v. luk gerilim düşürme devresi vardır. Bunlardan birincisi 7805 tümdevresini kullanan doğrusal bir devredir. SMPS devresinin anahtarlama gürültüsünden korunmak için bu yol seçilmiştir. Bu çıkış küçük radyoları beslemek için düşünülmüştür. Elimde bulunan Sony radyoların bâzıları (meselâ ICF-SW7600GR) 6v'luk, bâzıları da (meselâ ICF-SW40) 4.5v'luk ac/dc adaptörlerle çalışabildiğinden, 5v'luk bir çıkış gerilimi seçilmiştir. Bu gerilim hem 6v, hem de 4,5v'luk radyoları çalıştırmak içi uygundur. Doğrusal regülatör devresi SW1 anahtarı ile devreye sokulabilmektedir.

Siz elinizde olan radyonun çalışma gerilimine uygun bir tümdevre kullanarak çıkış gerilimini 9v'a kadar değiştirebilirsiniz. (78xx serisi gerilim regülatörlerinin düzgün çalışabilmesi için giriş geriliminin çıkış geriliminden en az 3v. yüksek olması gereklidir. Akünün 12v. olduğu dikkat alınınca 12-3=9v. 78xx sersi bir regülatörle elde edilebilecek en yüksek gerilimdir. Eğer radyonuz 12v. ile çalışıyorsa, 78xx'li regülatör devresine gerek olmadan ve güvenlik için araya uygun değerli bir sigorta koyarak akü gerilimini doğrudan kullanabilirsiniz.)

İkinci gerilim düşürme devresi LM2596 tümdevresini kullanan ve piyasada kolayca bulunabilen bir SMPS devresidir. Bu devre de 5v. çıkış verebilecek şekilde ayarlanmış ve çıkışı USB-A dişi sokete bağlanmıştır. Bu çıkış bir el telsizi veya benzeri devrelerin akülerini doldurmak amacıyla kullanılabilmekte ve SW2 anahtarı ile devreye sokulabilmektedir.

 LM2596 tümdevresi ile çalışan gerilim düşürme devresi modülü

Devredeki 2A'lik sigorta hem volt-ampermetreyi ve hem de çıkışa bağlanan cihazları korumak üzere akımı 2A'de sınırlamaktadır.

Yukarıdaki blok şemaya uygun olarak gerçekleştirdiğim aradevre

Hanımların yakınması, kapı zili, saat ve VFD'ler

 Elektronikle uğraşan herkesin ortak bir problemi vardır sanırım. Kocaları ya da hanımlarının şikâyetleri. Benim için de durum farklı değil ...